Yükleniyor

Kemoterapi nedir? Nasıl Uygulanır? Yan Etkileri Nelerdir?

Kemoterapi nedir? Nasıl Uygulanır? Yan Etkileri Nelerdir?

İletişime Geçin

Kemoterapi, "ilaçla (Sitotoksik) tedavi" anlamına gelir ve daha çok kanser hücrelerini etkileyen kanser ilaçları kullanılarak yapılan tedavi için kullanılan terimdir. Kanserin türüne göre kemoterapinin amaçları, yan etkileri ve uygulama süresi de  farklılaşabilir. Memorial Sağlık Grubu Tıbbi Onkoloji uzmanları kemoterapi tedavisi, uygulama biçimleri ve yan etkileri hakkında bilgi verdi.

İçindekiler

Kemoterapi nedir? 

Kemoterapi, kanserin ilaçla tedavi edilmesi demektir. Kemoterapide kullanılan ilaçlar kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını önleyerek onları hasara uğratır. Klasik kemoterapiler tek başına kullanıldıkları gibi bazı ilaç kombinasyonları ile uygulandığında daha fazla etki gösterebilmektedir. Bu nedenle kemoterapi kürleri birden fazla ilaç içerebilir.

Kemoterapinin amacı nedir?

Kanserin tipine ve evresine göre hastalığı tedavi etmek, tümörün yayılımını önlemek, büyümesini yavaşlatmak, başladığı organdan vücudun diğer kısımlarına yayılmış kanser hücrelerini öldürmek ve kanserin bazı belirtilerini iyileştirmek amacıyla kemoterapi uygulanır. Bazı durumlarda kemoterapi tek tedavi seçeneğidir. Hastalığın evresine göre kemoterapi diğer tedavilerle (cerrahi ve radyoterapi) art arda veya eş zamanlı olarak uygulanır. Örneğin ameliyat öncesi tümörü küçültmek amacıyla veya ameliyattan sonra vücutta kalma ihtimali olan kanserli hücrelerin çoğalıp yayılmasını önlemek için kemoterapi yapılabilir. Aynı uygulamalar radyoterapi öncesinde ve sonrasında geçerlidir, radyoterapi ile aynı anda kemoterapi de uygulanabilir.

Kanser dışında kemoterapi tedavisi uygulanır mı?

Kemoterapi, kanserin tipine ve evresine göre hastalığı tedavi etmek, tümörün yayılımını önlemek, büyümesini yavaşlatmak, başladığı organdan vücudun diğer kısımlarına yayılmış kanser hücrelerini öldürmek ve kanserin bazı belirtilerini iyileştirmek amacıyla uygulanır. Bazı durumlarda kemoterapi tek tedavi seçeneğidir. Hastalığın evresine göre kemoterapi diğer tedavilerle (cerrahi ve radyoterapi) art arda veya eş zamanlı olarak uygulanır. Örneğin ameliyat öncesi tümörü küçültmek amacıyla veya ameliyattan sonra vücutta kalma ihtimali olan kanserli hücrelerin çoğalıp yayılmasını önlemek için kemoterapi yapılabilir. Aynı uygulamalar radyoterapi öncesinde ve sonrasında geçerlidir, radyoterapi ile aynı anda kemoterapi de uygulanabilir.

Kemoterapinin olası yan etkileri nelerdir?

Bulantı ve Kusma

Kemoterapi nedeniyle bulantı ve kusma meydana gelebilir. Bu durum, bazı ilaçların beyindeki kusma merkezini ve mide hareketlerini etkileyerek, bulantı ve kusmaya neden olmasından kaynaklanmaktadır. Genellikle kontrol altına alınabilen bu sorun, kemoterapi öncesinde yan etkilerin oluşmasını önlemek ya da azaltmak için bazı ilaçlar kullanımını gerektirebilir. İlaçların etkisi kişiden kişiye değişebildiği için yan etkileri rahatlatıcı birden çok ilaç kullanmak gerekebilir. Hastanın, tedavi sürecini en konforlu şekilde geçirmesi ve yan etkileri tolere edebilmesi için doktoru ve hemşiresi ile birlikte kendisi için en uygun ya da yöntem seçilmelidir.

Bulantı giderici ilaç almanın yanı sıra bulantı hissini azaltmak için de aşağıdaki öneriler uygulanabilir:

  • Bazen geçmişte olumlu izlenim bırakan bir yiyecek ya da içecek bu hissi azaltabilir ya da ortadan kaldırabilir. Bu nedenle daha önce bulantı/ kusma deneyiminde yarar görülen bir uygulama varsa öncelikle bu denenmelidir.
  • Sıcak yiyeceklerin kokusu bulantı hissini artırabilir. Bu nedenle soğuk yiyecekler, örneğin; soğuk sandviç, peynir, süzme peynir, tahıllar gibi oda sıcaklığında veya soğuk servis yapılabilen besinler tercih edilebilir. 
  • Bulantıyı azaltmak için sıvı ve hafif bir diyet uygulanmalıdır. Hızlı bir şekilde sıvı gıda tüketimi midede dolgunluk hissi ve bunun sonucunda da bulantı ve kusmaya neden olabileceğinden, sıvıların yavaş yavaş yudum yudum içimi uygundur. 
  • Bulantı hissini artırabilecek; tatlı, yağlı, çok baharatlı ve ağır kokulu yiyecekler tüketilmemelidir. 
  • Bulantı hissini başlatabilecek kötü koku, bulantısı olan ya da kusan kişiler, yemek yiyen kişiler ya da yemek pişirilen ortam gibi uyarılar ile görüntü, ses ve kokulardan kaçınmak gerekir. 
  • Kemoterapi sırasında ağzınızda hoş olmayan, metalik ya da ilaç tadı algılamasını azaltmaya yardımcı olan sert veya yumuşak, naneli ve ekşi şekerlemeler denenebilir. 
  • Kemoterapi uygulamasından bir gün önce, tedavi günü ve ertesi gün sıvı bir diyetle beslenme önerilir. Öğünler hafif tutarak sık beslenmeye çalışılmalıdır. 
  • Yoğun bulantının olduğu zamanlarda sevilen yiyeceklerden kaçınmak, daha sonra bu yiyeceklere karşı ortaya çıkabilecek tiksintinin önlenmesine yardımcı olacaktır.
  • Beğenilen bir müzik, televizyon programı, elektronik oyun ve kitap okuma gibi hobiler ile bulantı hissinden uzaklaşmaya çalışılabilir.
  • Derin nefes alıp-vererek kasların gevşek bırakılması rahatlamayı sağlayabilir. Aşırı bulantı hissedilen döremlerde uyku denenebilir. 
  • Egzersiz ve eğer yorgun hissedilmiyorsa açık havada yürüyüş yapılabilir. 
  • Düzenli bir ağız bakımı uygulamak hem ağızda yara gelişimini önleyecek hem de rahatlama sağlayacaktır. Bunun için karbonatlı, tuzlu su ile günde en az üç kez gargara yapılabilir.
  • Sabah uykudan uyanma anında oluşan bulantı hissi için önerilen bulantı giderici ilaç yataktan kalkmadan alınmalıdır. 30-60 dakika dinlendikten sonra kahvaltı edilmelidir. Tüm bunlara rağmen bulantı ve kusmanın devam etmesi, vücuttan su ve tuz kaybı riskini artıracağı için doktora başvurulmalıdır.
  • Birkaç günden fazla süren bulantı varlığı nedeniyle hiçbir şey yiyip içememek, günde birden fazla kusma olması, midede katı ya da sıvı hiçbir besinin tutulamaması durumunda doktora danışılmalıdır. 

Halsizlik

Kemoterapi sürecinde, kesin olarak bilinmemekle birlikte, tek bir nedene bağlı olmadığı düşünülen halsizlik sorunu ortaya çıkabilir.

Halsizlik nasıl kontrol altına alınır?

  • Günlük aktivitelerin iyi planlanması,
  • Hafif yürüyüş ve egzersiz programları,
  • Ağrı ve depresyonla mücadele,
  • Bu süreçte bol sıvı alınması gibi yöntemlerle kontrol altına alınabilir.

Ağız İçi Sorunlar

Kemoterapinin etkisiyle; ağız, boğaz ve diş etlerinde kızarıklık ile ağız yaralarının oluşmasına yol açabilen ve ’’mukozit ‘’ denilen ağız içi sorunları görülebilir. Bu nedenle yüksek doz kemoterapi alacak hastaların önceden diş-diş eti tedavilerini yaptırmaları önerilmektedir.

Ağız içi sorunlar nasıl kontrol altına alınır?

  • Yumuşak diş fırçası kullanılması,
  • Her yemekten sonra ve yatmadan önce ılık karbonatlı suyla gargara yapılması,
  • Sert ve kabuklu yiyeceklerden uzak durulması,
  • Yumuşak gıdalarla beslenilmesi.
  • Sıcak yiyeceklerden uzak durulması tavsiye edilmektedir.

Kanama

Kanser ve kanser tedavisine bağlı olarak, kanama ve pıhtılaşma sisteminde sorunlar oluşabilir. Nadiren yüksek doz kullanıldığında, kemoterapi ilaçları kanda pıhtılaşmayı sağlayan trombosit (PLT) sayısını azaltabilir. Bu nedenle de hastanın kanamaya eğilimi artabilir.

Kanama sorunu nasıl kontrol altına alınır?

• Ciltte kırmızı küçük benekler ve morarma oluşursa,

• İdrarda kan görülürse,

• Dışkılamada renk siyah veya beyaz olursa,

• Anormal vajinal kanama olursa,

• Bacakta sıcaklık artışı, kızarıklık ve şişlik oluşursa doktorun bilgilendirilmesi gerekir.

Kemoterapile bağlı trombosit (PLT) sayısının düşmesi halinde nasıl önlemler alınır?

• Aspirin kullanılmamalı ve doktora danışmadan ağrı kesici alınmamalı,

• Dişler yumuşak diş fırçası ile fırçalanmalı,

• Burun zorlamadan temizlenmeli,

• Vücutta herhangi bir bölgede yanık oluşmaması için özen gösterilmeli,

• Yaralanmaya neden olabilecek aktivitelerden uzak durulmalıdır.

Kemoterapi nasıl ve nerede verilir?

Kemoterapi tedavisi, mutlaka tam donanımlı bir onkoloji merkezinde ve tıbbi onkoloji uzmanı kontrolünde yapılmıştır. Doktorun izni ve bilgisi olmadan kesinlikle herhangi bir hastanede veya evde alınmamalı, kemoterapi uygulama tecrübesi olmayan sağlık personeli tarafından uygulanmamalıdır. Kemoterapide kullanılan ilaçlar; damar yoluyla ve ağızdan hap şeklinde uygulanabilir.

Kemoterapi verilme süresi ve sıklığı ne kadardır?

Kemoterapi ilaçlarının verilme süresi ve sıklığı, tümörün cinsi, yaygınlık durumu, hastanın yaşı, genel durumu ve mevcut diğer hastalıklarına (kalp hastalığı, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, böbrek hastalığı gibi) göre tıbbi onkoloji uzmanı tarafından belirlenir. Seçilen ilaçların dozları ve uygulama sıklığına da yine tıbbi onkoloji uzmanı tarafından karar verilir. Tedavi uygulama süresi ve sıklığı hastalığın ve hastanın durumuna göre belirlenen şemaya bağlıdır. Kemoterapi ilaçları ile tedavi ile elde edilen cevaba ve oluşan yan etkilere göre süre ve sıklık değiştirilebilir. Genellikle en sık kullanılan aralar 3 veya 4 hafta olmakla birlikte bazı tedavi şemalarında haftada bir veya iki haftada bir uygulama gerçekleştirilir. Kemoterapinin zamanlaması konusunda en önemli nokta da tedavinin mümkün olduğu kadar düzenli ve yan etkilerin izin verdiği ölçüde yapılmasıdır. Tedavi aralıkları gereksiz uzatıldığında tümöre kendini toparlama ve ilaçlara direnç kazanarak güçlenme şansı verilmiş olur. Bu şekilde büyüme ve yayılma devam eder ve tedavi şansı azalır. Bu nedenle kemoterapi seanslarının zamanlaması konusunda doktor önerisi doğrultusunda ilerlenmelidir.

Kemoterapi seansı ne kadar sürer?

Kemoterapi, sağlıklı hücreleri de etkileyebilen bir tedavi olduğu için uygun şartlarda ve ortamda, uzman kişiler tarafından, dikkat ve titizlikle uygulanmalıdır. Seansın süresi, kullanılan ilaç veya ilaçların kombine olarak verilme durumu, bir ya da birden çok ilacın uygulanması gibi ihtimallere bağlı olarak değişmekte, birkaç dakika ile birkaç gün arasında değişen vakitler gerektirmektedir.  

Kemoterapi nasıl yapılır? nasıl uygulanır?

Kemoterapi ilaçları mutlaka tam donanımlı bir onkoloji merkezinde ve tıbbi onkoloji uzmanı kontrolünde uygulanmaktadır. Damardan uygulanan kemoterapi ilaçları, serum içine karıştırılarak çeşitli sürelerde verilir. Kemoterapi süreci uzun olan hastalarda; hastaneye yatma gereği oluşabilir ve bir süre sonra damar bulma sorunu ortaya çıkabilir. Bazı ilaçların damar içine uzun süreli uygulaması gerekli olduğundan, bu tür ilaçlar için “kateter” veya “port” denilen ve ilacın doğrudan ana damara gitmesini sağlayan cihazlar yardımı ile kemoterapi uygulanmaktadır. Kemoterapi tedavi süreci bazı hastalarda, evde, ağızdan hap şeklinde alınacak ilaçlarla da yapılmaktadır. Bu ilaçların nasıl kullanılacağı ile ilgili ayrıntılı bilgiye sahip olmak ve soru işareti oluşabilecek durumlarda mutlaka doktora başvurmak gereklidir. Evde alınan haplar da damardan alınan ilaçlar kadar önemlidir ve eksik ya da yanlış kullanımı tedavi sürecini olumsuz etkileyebilir. Kemoterapi, damar yolu ve ağızdan hap şeklinde kullanımlarının yanı sıra vücut boşluğu içinde yer alan bazı bölgelere de uygulanmaktadır. Bunlar; karın boşluğu, akciğer zarı içi ve mesane içi olarak örneklendirilebilir.

Kemoterapi ilaçları nasıl etki eder?

Kemoterapi ilaçları çeşitlidir. Bunların bir kısmı tümöre doğrudan etkili kemoterapötik ilaçlar iken diğerleri hormonlar, hedefe yönelik ilaçlar ve bağışıklık sistemi kuvvetlendiren biyolojik ilaçlardır. Günümüzde hedefe yönelik tedavi olarak isimlendirilen tümör hücresinin ilerlemesini engelleyen tedavi yöntemleri de vardır. Bu ilaçların yan etkilerini farklıdır. Uygulanan ilaçlar kan yoluyla tüm vücuda dağılır. Tümöre doğrudan etki eden kemoterapi ilaçları tümör hücrelerinin yapı taşlarına etki eder, hücrelerin büyümesine ve çoğalmasına engel olarak tümör ölümüne neden olurlar.

Kemoterapi sırasında başka ilaç kullanılır mı?

Kronik hastalıkları nedeniyle bazı ilaçlar kullanma zorunluluğu olan kişilerin; kalp, tansiyon, şeker, ağır kesiciler ya da antibiyotik gibi ilaçları kemoterapi sırasında kullanmalarında bir sakınca bulunmamaktadır. Ancak bu ilaçların alımı konusunda, hastanın doktoruyla görüşmesi ve görüşleri doğrultusunda hareket etmesi önemlidir. 

Kemoterapi alan hastalar nelere dikkat etmelidir?

Kemoterapi alındığı dönemde bağışıklık zayıflar ve kişi, mikroplara karşı açık hale gelir. Bu süreçte özellikle enfeksiyon riskine karşı şu önlemler alınmalıdır:

  • Kalabalık ortamlarda (sinema, tiyatro, çarşı-pazar vb.) çok sık bulunulmamalıdır.
  • Tedavi süresince evde hayvan besleyen hastalar çok dikkatli olmalıdır.
  • Evde dijital bir ateş ölçer bulundurulmalı, ateş 38 C veya üstünde olursa doktor bilgilendirilmelidir.
  • Erkekler tıraş olurken yaralanmamaya dikkat edilmelidir.
  • Kemoterapi esnasında canlı aşılar yaptırılmamalıdır.
  • Her dışkılama sonrası makat bölgesi tahriş edilmeden temizlenmeli, ağrılı hemoroid oluşmuşsa doktora bilgi verilmelidir. 
  • Sivilceler sıkılmamalı, ufak kazalar sonrası oluşan kesik, sıyrık ve yaralar enfeksiyon açısından takip edilmelidir.
  • Günlük duş alınmalıdır.
  • İdrar yaparken ağrı, yanma, sık idrara gitme, öksürük, balgam, tırnak çevresinde kızarma-şişlik, ağız-boğaz ağrıları, vajinal akıntı, varsa kateter çevresinde kızarıklık-ağrı, kemoterapi alınan damar çevresinde oluşan ağrı-kızarıklık gibi durumlarda doktor bilgilendirilmelidir.

Kemoterapi alan hastalar nasıl beslenmelidir?

Kemoterapi tedavisi gören hastaların beslenmeleri de belli bir düzende olmalıdır. Kilo kontrolüne dikkat etmek, kalori dengesini iyi kurmak ve vücut dokularının yıkımını engelleyecek kadar proteinden zengin beslenmek gerekir. Sağlıklı beslenme alışkanlığının kazanılması ve sürdürülmesi, tedavi sürecine olumlu etki sağladığı gibi ilaçların yan etkilerinin azaltılmasına da yardımcı olmaktadır. Sağlıklı ve iyi beslenmeden kasıt, tüm besin öğelerini içeren dengeli bir programı uygulamaktır. Özellikle paketlenmiş hazır veya dondurulmuş gıdalardan, işlenmiş et ve et ürünlerinden (salam, sosis gibi), uzun ömürlü (UHT tekniği ile hazırlanmış) süt ve hazır meyve sularından kaçınmak gerekir. Mevsimine uygun sebze ve meyve tüketilmelidir. Hazım problemi yoksa günde 1 bardak süt ve arzu edildiği kadar özellikle ev yoğurdu tüketilebilir. Aşırı tatlı ve şerbetli gıdalardan uzak durulmalıdır. Haftada en az 3 öğünde nohut, mercimek, bulgur gibi kuru baklagillerin tüketilmesi tavsiye edilir. Özellikle protein yönünden zengin besinler kızartmadan ve tütsüleme yapmadan tercih edilmelidir. Balık önemli bir besin maddesidir ve haftada en az bir iki gün yenebilir.

Günlük beslenme aşağıdaki beş ana gruptan besinleri içermelidir:

  • Sebze ve meyveler: İkişer porsiyon
  • Et, tavuk, balık, yumurta: Üç porsiyon
  • Tahıllar: Dört porsiyon
  • Süt ve süt ürünleri: İki porsiyon
  • Sıvılar (çay, kahve hariç ): 8-12 bardak.
  • Özellikle tüketilmemesi önerilen yiyecekler GREYFURT, NAR ve ISIRGAN OTU dur.
  • Gereksiz beslenme ürünlerini kullanılmamalıdır.
  • Yeterli ve dengeli beslendiği zaman fazla vitamin almaya gerek yoktur. Hatta bazı vitamin ve antioksidan ilaçlar kemoterapi alırken zararlı olabilir.

Beslenme konusunda daha ayrıntılı bilgi için onkoloji tedavisi sürecinde beslenme konusunda deneyimli bir beslenme ve diyet uzmanına başvurabilirsiniz.

Kemoterapi günlük yaşantıyı nasıl etkiler?

Kemoterapi ilaçlarına bağlı yan etkiler, genellikle tüm ilaçlar ile birlikte görülmektedir. Ancak her hasta bu yan etkileri yaşamayabilir. Bazı hasta grupları, tedavi sürecinde ilaçların etkilerinden kaynaklanan genel sağlık durumunu değişikliklerini yaşamadan süreci tamamlamaktadır. Kemoterapinin yan etkilerinin kontrol altına alınabilmesi için hasta ile doktor ve hemşire işbirliği gereklidir. Hastaların kemoterapi süreçlerinde toplumdan kopmadan, günlük yaşamlarına devam edebilmeleri, iş hayatlarını sürdürebilmeleri, ailesi ve sevdikleriyle beraber vakit geçirmeleri, hem psikolojik hem de genel vücut sağlığı bakımından çok önemlidir. Doktorun önerisi doğrultusunda hareket eden, uyku düzenine ve beslenme kurallarına uyan, ilaçlarını düzenli olarak alan, gerekli kurallara uyarak destek tedavilerini aksatmayan ve sosyal yaşamdan izole olmadan tedavi sürecini geçiren hastalarda kemoterapinin yan etkileri daha az ortaya çıkmaktadır.  

Kemoterapi Hakkında Sık Sorulan Sorular

Kemoterapi ilaçlarının türleri nedir? Nasıl etki eder?

Kanser tedavisinde çok önemli bir yere sahip olan kemoterapide, ‘klasik kemoterapi’ uygulamaları geçerliliğini korurken, akıllı ilaçlardan moleküler uygulamalara kadar pek çok yenilikçi yöntem başarı oranlarını artırmaktadır.

Kanser hücresinin büyüme sinyallerini engelleme özelliği

Her kanser türü için sıklıkla kullanılan ‘hedefe yönelik akıllı ilaçlar’, ağızdan hap ya da damardan olmak üzere iki şekilde kullanılmaktadır. Küçük molekül ya da antikor yapısında olan bu ilaçlar, kanser hücresinin büyüme reseptörlerine tutunarak tümörün büyüme uyarısı almasına engel olur. Mide bulantısı ve saç dökülmesi gibi yan etkileri minimum ya da kontrol edilebilir düzeyde olan ilaçlar, hastaya hem etkin bir tedavi seçeneği sunmakta hem de tedavi sürecinde hastanın yaşam kalitesini artırmaktadır. Akıllı moleküller ve hedefe yönelik ilaçlar; özellikle beyin tümörlerinde, baş boyun, akciğer, mide, meme, böbrek ve prostat kanseri gibi birçok kanser türünde kullanılmaktadır. Bu ilaçların varlığı klasik kemoterapilerin varlığını ortadan kaldırmaz. Akıllı ilaçlar ile kemoterapiler, bazı kanser türlerinde kombine edilerek uygulanmaktadır.

Bağışıklık sistemi hücreleriyle tedavi desteği

İnsan vücudunda kanserle mücadele eden çok sayıda hücre bulunmaktadır. Ancak bu hücrelerin aktivasyonunun, bir noktaya kadar gerçekleşebildiği bilinmektedir. Son günlerde adından sıkça söz ettiren immünoterapiler sayesinde kişinin kendi bağışıklık sistemi hücrelerinden bu amaçla yararlanılmaktadır. Bu sayede kişinin, kendi bağışıklık sistemini ve savunma mekanizmalarını kullanma yolu ile kanserle mücadele edilmektedir. İmmünoterapi adı verilen bu yöntem, insan vücudunda bulunan kanser savaşçısı hücrelerin, kanser dokusuna yönlendirilmesiyle hastalığın tedavisini amaçlamaktadır. Serum şeklinde ve 2-3 haftalık periyotlarla hastaya verilen ajanlar, çok agresif ilerleyen bir cilt kanseri türü olan malign melanom ve akciğer kanserinde etkili sonuçlar sağlamaktadır. Ayrıca böbrek ve lenf kanserlerinin tedavisinde de kullanılabilen immünoterapiler çok sayıda kanser türünde başarı sonuçlar vermektedir.

Ameliyat şansı olmayan hastalara moleküler tedaviler

Ameliyat şansı bulunmayan hastalarda, bazı kanser türleri için yaşam süresini uzatan ve kişinin yaşam kalitesini yükselten moleküler tedaviler de önemli seçenekler arasında yer almaktadır. Kanser hücresinin özelliklerini ya da zaaflarını saptayabilen moleküller, ağız ya da damar yoluyla vücuda verildiğinde kanserli bölgeye ulaşır. Sağlıklı dokuların en az düzeyde etkilenmesi ve tümör hücrelerinin etkin dozla tahrip olmasını sağlayan tedaviler, mikroskobik boyuttaki radyoaktif yüksek enerjiye sahip “yttrium-90” içeren boncuklarla karaciğer tümörlerinde, hastalığın gerilemesi ve yaşam süresinin uzamasına katkı sağlamaktadır. Mide, pankreas, bağırsak, tiroit, akciğer gibi birçok organ kökenli olabilen “nöroendokrin” adlı kanser türünde de radyoaktif tedavilerden yararlanılmaktadır. Aktinyum ve Lutesyum gibi moleküler tedaviler, ileri evre prostat kanseri ve nöroendokrin kanserler için de oldukça etkili tedavi seçeneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Damar yoluyla verilen radyoaktif peptidler hedeflenen hücrelerin üzerine yapışarak ve yüksek miktarda ışın yayarak kanserli hücreleri yok etmektedir. Bu tedaviler, cerrahi şansı bulunmayan ve yaygın tümör varlığı olan kişilerde, hastalığın ilerlemesini durdurabilir özelliğe sahiptir. Tiroit kanserlerinde ise “atom tedavisi” olarak bilinen ve “radyonüklid tedavilerin” en yaygını olan radyoaktif iyot tedavisi öne çıkmaktadır. İşlem, tiroit kanseri tanısı konulan hastaların büyük çoğunluğuna, ameliyat sonrası ağız yolu ile kapsül veya sıvı şeklinde uygulanmaktadır.

Cinsel Yaşam

Kanser tedavi sürecinde, cinsel yaşamın kesilmesine gerek yoktur. Bazı hastalarda cinsel istekte azalma bazı hastalarda da artış olabilir. Cinsel isteka azlığı her hasta için geçerli olmayan bir durumdur ve tedavi sonrası ortadan kalkabilir. Bu nedenle eşler arasında, “kanser bulaşma riski” gibi yanlış fikirlerin ortadan kaldırılması, korkuya kapılma ve cinsellikte aksamalar yaşanmaması için gerekirse uzman desteği alınmalıdır.

Kemoterapi tedavisinin cinsel fonksiyonlara etkisi nelerdir? Nasıl yönetilir?

Erkekler için;

Kemoterapi, erkeklerde sperm sayısını azaltarak geçici veya kalıcı kısırlığa neden olabilir. Bu nedenle tedavi öncesinde kullanılacak ilaçlar hakkında doktor ile konuşmak, alınabilecek önlemler bakımın dan önemlidir. Tüm kemoterapi ilaçları az ya da çok sperm sayısını etkileyebilir. Kullanılacak ilaçların kısırlık yapma riski bulunuyorsa, kemoterapi başlamadan önce sperm dondurma işlemi uygulanarak ileride çocuk sahibi olma şansı yeniden kazanılabilir.

Kadınlar için;

Kemoterapi ilaçları yumurta rezervini ve hormonal durumu etkileyebilir. Bazı durumlarda kemoterapi sürecinde normal düzeyde olan adet kanamalarının döngüsü değişebilir ya da kanamalar tamamen kesilebilir. Kullanılan ilaca, ilacın dozuna bağlı olarak geçici ve kalıcı kısırlık oluşabilir. Hormonal dengede değişiklikler olabileceği için menopoza işaret eden ateş basmaları, terleme, vajinada kuruluk ve yanma gibi belirtileri olabilir. 
Bu tür sorunlarda doktora danışılmalıdır.

Kemoterapi sırasında gebelik söz konusu ise bu süreçte neler yapılır?

Bazı kemoterapi ilaçları hem erkek hem de kadında çocuk sahibi olma şansını ortadan kaldırabilir. Bu durum her ilaç için söz konusu değildir ve bu nedenle de bazen kemoterapi sırasında gebelik gerçekleşebilir. Bebekte doğumsal anomalilere yol açma riski yüzünden, kemoterapi sürecinde doğum kontrolü uygulanmalıdır. Bunlar arasında da hap ya da spiral tercih edilmemeli, farklı yöntemler konusunda doktor görüşü alınmalıdır. Kadınların kemoterapi aldıkları sırada ve sonrasında, kadın doğum muayenelerini aksatmamaları da önemlidir. Doğum sonrasında kanser tespit edilen kişilerin de kemoterapi esnasında bebeğini emzirmesi söz konusu değildir.

Kemoterapinin cilt ve tırnaklara etkisi nedir?

Kemoterapi sürecinde ciltte; ender de olsa kızarma, kaşınma, soyulma, kuruluk ve sivilce gibi önemli olmayan sorunlar görülebilir. Cilt ve tırnakların renginde değişiklikler olabilir. Tırnaklar kolay kırılabilir ve üzerlerinde çizgilenmeler oluşabilir. Kemoterapi verilen damarlarda oluşan renk koyulaşması önemli değildir. Tedavi tamamlandıktan 1-2 ay sonra bu görünüm de kaybolacaktır.

Cilt problemlerine karşı alınabilecek önlemler nelerdir?

  • Cildinizde aşırı kararma olabileceği için kemoterapi alırken aşırı güneşlenmeyin.
  • Sivilce oluşursa cildinizi temiz ve kuru tutun.
  • Ciltte kuruma oluyorsa sıcak ve uzun banyo yerine, kısa ve ılık banyolar tercih edin.
  • Banyo sonrası nemlendirici krem ve losyonlar kullanın.
  • Tırnaklarınızı korumak için gerektiğinde eldiven kullanın.

Tamamlayıcı ve alternatif tıp tekniklerin kanser tedavisindeki yeri nedir?

Alternatif ya da tamamlayıcı tıp uygulayıcılarının en önemli söylemi modern ilaçların sentetik olduğu, hastalara faydadan çok zarar verdiği, buna karşın doğal ürünlerin daha güvenli ve hastaya şifa sunduğu şeklindedir. Ancak unutulmamalıdır ki, mevcut ilaçların büyük kısmı, bitki ve deniz ürünlerinin defalarca farklı test aşamalarından geçirilmesi ile elde edilen zorlu bir süreçle meydana getirilmektedir. Etkin bulunan ilaçlar ise uluslararası kuruluşlarca onaylanarak kullanıma sunulur. Tüm bu yolların alternatif tıp uygulayıcıları tarafından aşılması mümkün değildir. Ayrıca bazı bitkisel ürünlerin kemoterapi ilaçlarıyla etkileşebileceği, tedavinin etkinliğini azaltarahiheheheiyehlk veya yan etkilerini artırarak olumsuz sonuçlara yol açabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Dolayısıyla bu tür tedavileri kullanmayı düşünüyorsanız veya kullanıyorsanız mutlaka doktorunuza haber veriniz.

Kanser hastalarında kemoterapi sonrası ağrılar nasıl giderilir?

İlaçlar sinir sistemini etkileyerek ellerde ve ayaklarda, özellikle parmaklarda uyuşma, yanma, kuvvetsizlik, karıncalanma ve hissizliğe yol açabilir. Ayrıca nadiren de olsa denge kaybı, eşyaları tutmada güçlük, eklem ağrıları, işitme kaybı, karın ağrısı ve kabızlık olabilir. Bazı ilaçlar da kasları etkileyerek kuvvetsizlik ve zayıflığa neden olabilir. Bu etkiler rahatsız edici olsa da genellikle önemli değildir ve ilaç kesildikten sonra zamanla kaybolur. Bazı hastalarda nadiren kalıcı olabilir. Bazı ilaçlar kesildikten sonra bile 6 aya kadar şikayetler devam edebilir. Belirtilerin kalıcı olması durumunda doktora danışılmalıdır.

Kaslarda ağrı ve kuvvetsizlik gibi belirtiler varsa neler yapılmalıdır?

  • Delici ve kesici araçları kullanırken, bir yerinizi kesmemek için dikkatli olun.
  • Yürürken ve merdiven çıkarken tırabzanlara ya da duvara tutanarak yardım alın, gerekirse baston kullanın.
  • Ayakkabılarınızın, ayaklarınıza uyan ve kavrayıcı şekilde olmasına dikkat edin.
  • Tedaviye bağlı parmak uçlarında uyuşukluk, batma gibi şikayetleri olan hastaların; çaydanlık, kapı kolu gibi metalik yüzeylere dokunurken bir kumaş parçasıyla tutmaları önerilir.

Kemoterapiye bağlı saç dökülmesi ne zaman başlar?

Kemoterapide sık görülen bir yan etki olan saç dökülmesi ile birlikte vücudun diğer tüylü bölgelerinde de dökülme ortaya çıkmaktadır. Saçlar ilk tedaviden 2-3 hafta sonra dökülmeye başlayabileceği gibi dökülme, daha geç de olabilir. Saç dökülmesinin ardından peruk, bandana, eşarp vb. kullanmakta sakınca yoktur. Saçlardaki dökülme hastayı ruhsal açıdan rahatsız edebilir. Bu nedenle hastaların duygularını paylaşmaktan kaçınmaması önemlidir. Doktor, kullanılacak ilaçların saç döküp dökmeyeceği konusunda bilgi verecektir. Bu yan etkinin tamamen geçici olduğu unutulmamalıdır. Kemoterapi tedavisi bittikten sonra saç ve tüyler yeniden çıkmaya başlayacaktır. Bazı hastalarda kemoterapi sonrası saçların daha gür çıkması mümkündür. Saç dökülmesini önlediği düşünülen ilaç ve buz şapkaları konusunda da hastalar, doktorlarının yönlendirmesi ile hareket etmelidir.

Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Güncelleme Tarihi : 14 Mart 2024

Yayınlanma Tarihi: 3 Nisan 2020

Bu Konuda Uzman Doktorlar

İletişim Formu

Detaylı bilgi için iletişime geçin.

* Bu alan gereklidir.
Sosyal Medya Hesaplarımız
Canlı Destek Kolay Randevu Al