Yükleniyor

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

medical-units-icon

İlgili Tıbbi Birimler

Yavaş seyirli bir hastalık olduğu için genellikle belirti vermeden ilerleyen Kronik Miyeloid Lösemi (KML), kemik iliğinin belirli hücrelerinde başlayan kanser türüdür. KML hastalığı başka bir nedenle yapılan kan sayımında beyaz kan hücrelerinin yüksekliğiyle ortaya çıkabilir. Kronik Miyeloid Lösemi tedavisinde öncelikli hedef, kan sayımındaki bozuklukları düzelmektir. Daha sonra sitogenetik ve moleküler anormalliklerin normale getirilmesi için tirozin kinaz inhibitörleri, kemoterapi ve kök hücre nakli gibi tedavi seçenekleri kullanılabilmektedir. Memorial Ataşehir Hastanesi Hematoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hakan İsmail Sarı, kronik miyeloid lösemi (KML) ve tedavisi hakkında bilgi verdi.

İçindekiler

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) nedir?

Kronik Myeloid Lösemi KML olarak kısaltılmaktadır. Halk arasında beyaz küre, beyaz kan hücresi ya da akyuvar olarak bilinen lökositlerin kanseridir. Kronik olarak isimlendirilmesinin nedeni yavaş ve sinsi seyirli bir lösemi olmasından kaynaklanmaktadır.

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) nedenleri nelerdir?

  • Kronik Myeloid Lösemi (KML) nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Kronik Myeloid Lösemi hastalığında ırsi bir genetik geçiş gösterilememiştir. KML nedeni tam olarak bilinmese de, lösemi riskini artıran faktörler bulunmaktadır.
  • Yüksek dozda radyasyona maruz kalmak, Kronik Myeloid Lösemi riskini artırabilmektedir. Yapılan çalışmalarda atom bombası ve nükleer santral kazalarından kurtulan kişilerde KML gelişme riskinin arttığı görülmektedir.
  • KML riski ileri yaşlarda daha fazla görülmektedir.
  • Kronik Myeloid Lösemiye (KML) erkeklerde kadınlardan biraz daha fazla rastlanmaktadır.
  • Böcek öldürücü ilaçlar olan pestisitler veya benzene maruz kalan kişilerde insanlarda Kronik Myeloid Lösemi (KML) görülme riski artabilmektedir.

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) nasıl oluşur?

Hastalığın nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, oluşum mekanizması iyi bilinmektedir. Kemik iliğindeki bir hücrede 9 ve 22. kromozomlar kırıldıktan sonra Philadelphia kromozomu olarak adlandırılan karakteristik bir anormal kromozom oluşturmak için birleşir. Yeni oluşan kromozoma Philadelphia denmesinin nedeni ilk olarak bu şehirde yeni kromozomun tanımlanmasından kaynaklanmaktadır. Bu iki kromozomun birleşmesi, bu kromozomlar üzerinde yer alan ve normalde yer aldıkları hücrenin büyümesinden sorumlu iki ayrı gen olan BCR ve ABL1'in bir araya getirildiği bir genetik bilgi alışverişine neden olur. Elde edilen BCRABL adı verilen yeni anormal gen, kemik iliği hücreleri içinde oluşan KML hücrelerinin normal kan hücrelerinden daha hızlı ve daha fazla çoğalmasına yol açan anormal bir protein (BCR-ABL tirozin kinaz) üretmesine neden olur. Bu protein nedeni ile hastalıklı hücreler kemik iliğinde aşırı bir şekilde artarak, önce kemik iliğini işgal eder ve normal kan hücrelerinin gelişimini engelleyerek kana yayılırlar. Kronik Miyeloid Lösemi’de görülen bu genetik bozukluk doğuştan gelen ve ileriki nesillere aktarılan bir genetik bozukluk değil sonradan kazanılan bir genetik bozukluktur.

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) belirtileri nelerdir?

Kronik Myeloid Lösemi hiçbir belirti vermeden de ilerleyebilmektedir. Belirtisi olmayan hastalarda başka bir nedenle ya da kontrol amaçlı yapılan kan sayımında WBC değerinin yani lökositlerin yüksekliği ile fark edilebilir.

Genel olarak Kronik Miyeloid Lösemi (KML) belirtileri şu şekilde sıralanabilir;

  • Beyaz kan hücre sayısındaki aşırı artışın yanı sıra KML hastalarında dalağın büyümesine bağlı olarak karında dolgunluk ve ağrı hissi yaşanabilir.
  • Yine dalağın büyümesiyle alakalı hafif bir kansızlık ile birlikte “trombosit” adı verilen pıhtılaşma hücrelerinin artışı yaşanabilir.
  • Ateş ve çamaşır değiştirmeyi gerektirecek kadar gece terlemeleri de KML belirtisi olabilmektedir.
  • Kronik Myeloid Lösemi (KML) hastalarında beyaz küre yüksekliğinin yanında trombosit yüksekliği de yaşanabilmektedir. Bu durum da nadir de olsa pıhtı gelişimi ve yine bu hücrelerin işlevlerinde meydana gelen bozulma nedeni ile diş eti kanaması, burun kanaması gibi kanamalara yol açabilir.
  • Kronik Myeloid Lösemi (KML) belirtileri tipik olarak çok yavaş gelişir. Fakat, hastaların küçük bir yüzdesinde, KML daha şiddetli semptomlar ve giderek daha fazla anormal sayıda blast olarak isimlendirilen beyaz kan hücresi artışı ile agresif bir akut lösemi formuna dönüşebilir. Bu nedenle teşhiste gecikme yaşanmamalıdır.

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) teşhisi nasıl yapılır?

  • KML belirtileri olan hastalarda, kemik iliğinde üretilen üç kan hücresi (Beyaz kan hücreleri, kırmızı kan hücreleri, trombositler) türünü kontrol etmek için tam kan sayımı (hemogram) adı verilen bir tetkik yapılmalıdır.
  • Tam kan sayımında hafif bir kansızlık ile birlikte çoğu zaman beyaz kan hücrelerinde yükseklik görülür.
  • Beyaz kan hücrelerindeki yüksekliğe bazen trombosit yüksekliği de eşlik edebilir.
  • Beyaz küre ya da lökosit olarak adlandırılan beyaz kan hücrelerinin 5 alt tipi vardır. Makine bu alt tiplerinin sayılarını da bize vermektedir. Bu dağılıma bakıldığında bazofil dediğimiz beyaz kan hücrelerinde de artış söz konusu olabilir.
  • Ayrıca KML’de saptanan olgunlaşmamış beyaz küre hücrelerini kan sayımı cihazı monosit olarak sayar ve cihazda monosit sayısı da yüksek görülebilir.
  • Tam kan sayımında bu bulguları olan hastalardan alınan kan lam üzerine yayılarak boyanır ve periferik yayma dediğimiz tetkik yapılır. Bu tetkikte hematoloji uzmanı kandaki her üç hücre grubunu mikroskop altında inceler. Özellikle beyaz kürelerin olgunlaşmamış tiplerinin yüksek sayıda olması nedeniyle periferik yaymada bu hücrelerin kemik iliğindeki görüntüsünü taklit eden bir durum izlenir (periferik yayma aynı kemik iliği aspirasyonundaki görüntüyü verir).
  • KML tanısında kemik iliği biyopsi işleminin direkt yeri yoktur. Fakat KML hastalığının spesifik gen bulgusunun gösterilmesi açısından hiç olmaz ise tanı esnasında kemik iliği aspirasyon ve biyopsi yapılarak bu tetkikin kemik iliği örneğinden gönderilmesi önerilmektedir.
  • Kemik iliği aspirasyon ve biyopsisi sırasında yukarıda açıklanan 9 ve 22. Kromozomun yer değiştirmesini (translokasyon 9;22) göstermek için genetik örnek alınır. Bu genetik örnek hem FISH hem de PCR denilen yöntemle yapılmalıdır. Translokasyon 9;22 genetik bozukluğunun gösterilmesi ile tanı konmuş olur.
  • Tanı sonrası vakit geçirmeden tedavi planlanmalı ve başlanmalıdır.

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) tedavisi nasıldır?

Kronik Myeloid Lösemi (KML) teşhisi alan hastaların tam kan sayımında beyaz küreler (WBC) ve bazen de trombositler (PLT) yüksek saptanır. İlk hedef olarak hastalığın bu görünen yüzünü yani tam kan sayımındaki bozuklukları düzeltmek için hareket edilir. Daha sonra ise hastalığın görünmeyen yüzü olarak belirtilen sitogenetik ve moleküler anormalliklerin normale getirilmesi hedeflenmektedir.

Bu hedeflerin sağlanması hastanın hastalığa ait yakınmalarını geçirir, yaşam süresini uzatır, akut lösemi denilen hızlı seyirli lösemilere dönüşümü engeller. Kan değerlerinin düzelmesi hematolojik yanıt, sitogenetik anormalliklerin düzelmesi sitogenetik yanıt ve moleküler anormalliklerin düzelmesi ise moleküler yanıt olarak adlandırılır. Bu nedenle tedavi başlanan hastalar belirli aralıklarla tedaviye yanıt ve yan etki açısından izlenir. Özellikle 3., 6., 12 ve 18. aydaki yanıt durumuna göre tedaviye devam veya ilaç değiştirme kararı verilir. Mevcut tedaviye yanıt veren hastalardaki herhangi bir zamandaki yanıt kaybı da tedavinin değiştirilmesini gerektirir. Özellikle erken dönemde istenilen düzeyde moleküler yanıt elde edilen hastaların yaşam süreleri toplumdaki normal insanların yaşam süresine eşittir. Bu yüzden tanının erken konması ve tedaviye hızlı bir şekilde başlanması hayati önem arz eder.

Tedavi seçenekleri ve tedaviyi etkileyen faktörler nelerdir?

Tedavi seçenekleri arasında:

  • Tirozin kinaz İnhibitörleri
  • Kemoterapi
  • Kök hücre nakli bulunmaktadır.

Tedavinin seçiminde hastalığın fazı yani evresi ve hastalığın risk skoru önem kazanmaktadır. En sık kullanılan risk skorlaması “Sokal” risk skorlamasıdır. Bu skorlama sisteminde yaş, dalak boyutu ve kan değerlerinin durumuna göre bazı puanlar verilerek bir hesaplama yapılır. Elde edilen rakam 1.2 ise yüksek risk olarak kabul edilir.

Kronik Miyeloid Lösemi (Kml) Hakkında Sık Sorulan Sorular

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) evreleri nelerdir?

Kronik Myeloid Lösemi’nin (KML) 3 evresi bulunmaktadır. KML evreleri faz olarak da isimlendirilmektedir.

KML 1. evre

Kronik Myeloid Lösemi 1. evresi başlangıç evresi veya kronik evre olarak da isimlendirilir. KML 1. evrede hastanın kanda, ilik veya her ikisinde de artmış beyaz kan hücresi bulunmaktadır. Hastaların büyük bir çoğunluğuna KML teşhisi 1. evrede konulmaktadır. KML 1. evre yani kronik faz KML’de kemik iliği değerlendirildiğinde olgunlaşmamış lösemi hücrelerinin (blast=anormal beyaz kan hücreleri) oranı %5'in altındadır. Kronik Miyeloid Lösemi (KML) 1. Evresinde yani kronik fazda çoğu zaman kanser semptomları yoktur. Varsa, semptomlar genellikle hafiftir. 1. Evre KML’de genel olarak belirtiler şu şekildedir;

  • Hastada yorgunluk yaşanabilir.
  • Kaburgaların sol tarafının altında dolgunluk hissi olabilir.
  • Kan sayımı normale yakın olduğu için vücut hala mikroplarla savaşabilir.

KML 1. evrede (kronik fazda) çok yavaş ilerler. Bir sonraki aşamaya ulaşmak birkaç ay veya yıl sürebilir. Diğer fazlarla karşılaştırıldığında, kronik fazdaki KML tedaviye daha iyi cevap verme eğilimindedir.

KML 2. evre

Kronik Myeloid Lösemi’nin (KML) 2. Evresi  “Akselere faz=hızlandırılmış faz” olarak da isimlendirilir. Hızlandırılmış faz boyunca, beyaz kan hücreleri normalde olgunlaşmaya devam edemez hale gelir ve kanda veya kemik iliğinde lösemi hücresi yüzde 10 ila 19 arasında değişen oranda yani normalden fazla bulunur. Kronik fazda (KML 1. Evre) trombosit sayısı genelde yüksek olarak bulunurken hızlandırılmış fazda (KML 2. Evre) düşük de bulunabilir. Tüm fazlarda, KML hücreleri Philadelphia kromozomunu içerir. Ancak, hızlandırılmış fazda, kromozomlar içinde yeni anormal değişiklikler olabilir. Hızlandırılmış fazda, KML hücreleri daha hızlı çoğalabilir.

Kronik Myeloid Lösemi (KML) 2. Evre de genel olarak şu belirtiler görülür;

  • Ateş
  • Diyet yapmadan istemsiz kilo kaybı
  • Doygunluk hissi
  • Dalakta büyüklük gibi belirtiler görülebilmektedir.

KML 2. Evre (Hızlandırılmış faz), muhtemelen KML hücrelerinde gelişen yeni mutasyonlar (yeni genetik bozukluklar) nedeniyle ilaçlarla kontrol edilmesi daha zordur.

KML 3. evre

Kronik Myeloid Lösemi 3. Evre yani son evresi “Blastik Faz” ya da “Blast krizi” olarak da isimlendirilmektedir. KML’nin “akut lösemi” dediğimiz hızlı seyirli lösemi tipine dönüştüğü evredir. Akut lösemi türleri olan AML (akut miyeloid lösemi) veya ALL'ye (akut lenfoblastik lösemi) dönüşüm görülebilir. Kanda veya kemik iliğinde yüzde 20'den fazla lösemi hücresi vardır. KML, kronik veya hızlandırılmış fazdan blast evresine ilerleyebilir veya bazı durumlarda tanı anında zaten blast evresindedir.

Kronik Miyeloid Lösemi son evresinde belirtiler yaygındır.

  • Enfeksiyonlar
  • Kanama
  • Karın ağrısı
  • Kemik ağrısı görülebilir.

Blast evresinde bulunan KML hastalığını sadece ağızdan alınan akıllı ilaçlarla kontrol etmek zordur.

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) tedavisinde kullanılan tirozin kinaz inhibitörleri nelerdir?

Tirozin kinaz inhibitörleri (TKI'ler), KML'li birçok insan için ilk tercih edilen tedavi yöntemidir. Hap şeklinde kullanılır. KML'nin tanımlayıcı bir özelliği olan Philadelphia kromozomu, BCR-ABL adı verilen anormal bir protein üretir. Tirozin kinaz inhibitörleri KML hücrelerinin aşırı artışına yol açan BCR-ABL'nin etkisini inhibe eder. Tirozin kinaz inhibitörleri (TKI) ile tedavi edilen insanlar genellikle geleneksel kemoterapi ile tedavi edilenlere göre daha az ve daha hafif yan etkilere sahiptir. Tirozin kinaz inhibitörleri (TKI) KML'yi tamamen ortadan kaldırdığı kanıtlanmamış olmasına rağmen, çoğu insanda ilaç kullanıldığı müddetçe hastalığın uzun süreli kontrolünü sağlarlar. Hamilelik veya emzirme döneminde kullanılması tavsiye edilmez.

KML tedavisinde hangi Tirozin kinaz inhibitörlerinin kullanılacağı kararı hastalığın evresine, olası yan etkilere, hastalığın risk grubuna, ilaç direncine yol açan yeni mutasyonlara ve hastanın tıbbi geçmişine göre değişmektedir. Çoğu KML hastası, Tirozin kinaz inhibitörleri ile tedaviye başladıktan sonra günlük aktivitelerine geri dönebilir.

Tirozin kinaz inhibitörlerinin hematoloji uzmanı doktorun belirttiği şekilde alınması ve etkinliği etkileyebilecek diğer ilaçlardan veya takviyelerden kaçınılması oldukça önemlidir. Dozlarını atlamadan alan kişilerin daha iyi sonuçlara sahip olma olasılığı daha yüksektir; doz atlama, iyi bir yanıt alma şansınızı tehlikeye atabilir.

Bazı Tirozin kinaz inhibitörleri yiyeceklerle birlikte alınması gerekirken, bazılarının aç karnına alınması gerekir. Birçok reçeteli ve reçetesiz ilaç, TKİ'lerle etkileşime girerek tedaviyi daha az etkili hale getirir veya kan dolaşımındaki ilaç miktarını tehlikeli şekilde artırır veya azaltır. Kaçınılması gereken en önemli iki ilaç parasetamol ve sarı kantaron otudur.

Tirozin kinaz inhibitörleri kullanıyorsanız ilaç düzeyini etkilediği için greyfurt suyundan da kaçınmanız gerekir.

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) tedavisinde kullanılan tirozin kinaz inhibitörleri yan etkileri nelerdir?

Tirozin kinaz inhibitörleri kullanırken, hangi ilacın kullanıldığına bağlı olarak değişen yan etkiler gelişebilir.

  • Düşük kan sayımı (artmış enfeksiyon)
  • Bulantı
  • Şişme (ödem) ve sıvı tutma
  • İshal veya kabızlık
  • Yorgunluk
  • Kolay kanama ve morarma
  • Kas krampları
  • Baş ağrısı 
  • Döküntü
  • Karaciğer testi anormallikleri gibi birçok yan etki, tedavinin ilk bir - iki ayında daha sık görülür ve zamanla yok olur veya daha hafif hale gelir.

Kalp ve damar (kardiyovasküler) sistemi ile ilgili problemler ve bazı yan etkiler ise aylar veya yıllar süren tedaviden sonra gelişebilir.

Bu yan etkiler ve riskler genel olarak şunları içermektedir;

  • Kalp hasarı (nadir)
  • Karaciğer hasarı (nadir)
  • Anormal kalp ritmi (QT uzaması denir)
  • Elektrolit dengesizliği
  • Karaciğer hasarı
  • Pankreatit (mide ağrısına neden olabilecek pankreas iltihabı)
  • Plevral veya perikardiyal efüzyonlar (akciğer veya kalp etrafındaki sıvı)
  • Pulmoner hipertansiyon (kanı akciğerlere taşıyan kan damarlarında yüksek tansiyon; nadir)

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) tedavisinde kt kemoterapi

Kemoterapi kanser hücrelerinin yaşam döngüsünü bozan ilaçları içerir. Kemoterapi türleri ilacın çalışma şekillerine göre farklılık gösterir. Bazıları kanser hücresinin DNA'sına zarar vererek veya DNA yapımını bozarak kanser hücrelerini öldürür. Diğerleri, yeni hücreler yapmak için gereken hücre parça ya da parçacıklarına müdahale eder. Böylece, ölen hücrelerin yerini alacak yeni hücreler üretilmez.

Kemoterapi hem kanseri hem de normal hücreleri etkileyebilir. Bazı kemoterapi ilaçları, hücreler aktif bir büyüme fazındayken çalışır. Aktif büyüme aşamasında, hücreler büyür ve yeni bir hücre oluşturmak için bölünürler. Büyüme fazını bozan kemoterapi ilaçları hızla büyüyen kanser hücrelerinde işe yarar. Diğer kemoterapi ilaçları herhangi bir büyüme veya dinlenme evresinde çalışır.

Kemoterapi bir veya daha fazla ilaçtan oluşabilir. Tek ilacın kullanılması “monoterapi” olarak adlandırılır. Tüm ilaçlar aynı şekilde iş görmez. Bu nedenle çoğu zaman birden fazla ilaç kullanılır. İki veya daha fazla kemoterapi ilacının birlikte kullanılmasına “kombinasyon tedavisi” adı verilir.

Omasetaksin, KML tedavisi için geliştirilen en yeni kemoterapidir. Tirozin kinaz inhibitörlerinin işe yaramadığı tüm mutasyonlara karşı aktiftir. Özellikle KML'nin ileri aşamaları için kullanılır.

Omasetaksin, cilt altına bir iğne ile enjekte edilen bir sıvı olarak verilir. Diğer kemoterapi ilaçları damar içine enjekte edilebilir veya hap olarak verilebilir.

Kemoterapinin verildiği günlere “tedavi günleri”, kemoterapi bittikten sonra diğer kemoterapi zamanına kadar geçen süreye ise “dinlenme günleri” denir. Tedavi günleri ile birlikte dinlenme günlerinin toplamı bir döngü veya bir siklus olarak adlandırılır. Siklusların hangi ilaçların kullanıldığına bağlı olarak uzunlukları değişir. Genellikle, bir siklus 14, 21 veya 28 gün uzunluğundadır. Kemoterapi alacaksanız, doktorunuza kaç siklus verileceğini, ayrıca bir döngü içinde kaç günlük tedavi olduğunu da sormanız iyi olacaktır.

Kemoterapinin genellikle hızlandırılmış veya blast fazında veya tüm tirozin kinaz inhibitörlerine dirençli hastalarda uygulanan bir tedavi yöntemi olduğu unutulmamalıdır.

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) tedavisinde kemoterapini yan etkileri nelerdir?

Kemoterapinin yan etkileri birçok faktöre bağlıdır. Bu faktörler arasında ilaç tipi, alınan miktar, tedavi süresi ve ilacı alacak kişinin özellikleri yer alır. Genel olarak, yan etkiler hızlı büyüyen hücrelerin ölümünden kaynaklanmaktadır. Hızlı büyüyen hücreler kıl foliküllerinde, bağırsaklarda, ağızda ve kanda bulunur.

Bu hücrelerin ölümü, kan hücrelerinin hızlı bir şekilde düşmesine, iştahsızlığa, bulantı, kusma, ishal, saç dökülmesi ve ağızda yaralara neden olabilir.

Çoğu yan etki, tedavinin başlamasından kısa bir süre sonra ortaya çıkar ve tedaviden sonra durur. Bununla birlikte, diğer yan etkiler uzun vadelidir veya yıllar sonra ortaya çıkabilir.

Geç yan etkiler başka bir kanser türü oluşma olasılığı, kalp hastalığı ve bebek sahibi olma problemlerini (kısırlık) içerir.

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) tedavisinde Kök Hücre Nakli

Kök hücre naklinde hastalıklı kemik iliği hücrelerinin yerini almak üzere başka bir kişiden sağlıklı kök hücreler nakledilir. Nakledilen kök hücrelerle birlikte bulunan bağışıklık sisteminin savaşçı hücreleri, lösemi hücrelerini yabancı olarak tanıyarak onları yok etmeye çalışır. Bu durumun tıbbi adı “graft versus lösemi” etkisidir.

Bu sayede hem verilen kök hücreler ile hastalıksız yeni kan hücreleri yapılırken, diğer taraftan lösemi ile de savaşılmış olur.

Öte yandan, kök hücrelerle birlikte verilen bağışıklık sisteminin bu savaşçı hücreleri sağlıklı hücrelere de saldırabilir. En çok saldırdığı organlar cilt, karaciğer ve mide bağırsak (gastro-intestinal) sistemidir.

Karaciğer saldırısı nedeniyle karaciğer enzimlerinde bozulma ve bilirubin yüksekliğine bağlı sarılık, cilt saldırısına bağlı ciltte çok hafif döküntülerden yanık derecesine varan lezyonlar ve mide- bağırsak sistemine saldırıdan dolayı ishal, karın ağrısı bazen barsak tıkanıklığı gibi ciddi durumlar görülebilir. Bu durumun tıbbi adı “graft-versus-host” hastalığıdır.

Kök hücre nakli öncesi ve sonrasında bu durumu önlemek ya da hafif geçirmek için ilaçlar verilecektir.

Kronik Myeloid Lösemide (KML), kök hücre nakli ile KML'yi başarılı bir şekilde kontrol etme şansı, nakil sırasındaki hastalık aşaması ile ilgilidir. Nakilden en iyi yanıt alınan faz kronik fazdır. Bununla birlikte, komplikasyonlarından dolayı nakil genellikle kronik fazda 1. seçenek değildir. Bu yüzden genelde hızlandırılmış aşama veya blast fazı denilen lösemi fazında ya da tüm Tirozin kinaz inhibitörlere dirençli kronik fazdaki hastalarda tercih edilir.

Hızlandırılmış ve blast fazında kök hücre nakli planı yapılmışsa önce Tirozin kinaz inhibitörleri ve/veya kemoterapi verilerek hastalık kronik faza döndürülmeye çalışılarak nakil yapılması daha uygun olacaktır.

Tedavi yanıtı için bilinmesi gereken tanımlar şu şekildedir.

Hematolojik yanıt

KML hücrelerinin kandan kaybolarak kan sayımı değerlerinin normale gelmesi anlamına gelir. Tam hematolojik yanıt diyebilmek için şu kriterler gereklidir:

  • Tam kan sayımının normale gelerek lökosit sayısının 10.000/mm3 altına inmesi
  • Trombosit denilen pıhtılaşma hücrelerinin 450 bin/mm3 altına düşmesi
  • Mikroskop altında kan hücrelerine bakıldığında anormal hücre (genç hücreler ve blast denilen lösemik hücreleri) görülmemesi
  • Hastalığa bağlı yakınmaların ortadan kaybolması ve dalak boyutunun normale dönmesi

Sitogenetik yanıt

Hücreler genetik olarak değerlendirildiğinde, Philadelphia kromozomunu içeren hastalıklı hücrelerin kan veya kemik iliğinden kaybolmasını ifade eder.

  • Tam sitogenetik yanıt. Hiç philedelphia kromozomu pozitif (Ph +) hücre izlenmemesidir.
  • Majör sitogenetik yanıt (MSY). Ph + hücrelerin %0 - 35 arasında olması
  • Kısmi sitogenetik yanıt (KSY). Ph + hücrelerin %1 - 35 arasında olması
  • Minör sitogenetik yanıt (MiSY). Ph + hücrelerin %>35 - 65 arasında olması

Moleküler yanıt

RT-PCR (ters transkriptaz polimeraz zincir reaksiyonu) adı verilen hassas bir moleküler test kullanılarak anormal BCR-ABL1 geninin mevcut olup olmadığını gösterir. Başlangıçtaki sayıya göre kaç kat azaldığı logaritmik azalma) hesaplanarak yanıt düzeyi verilir. Ulaşılması istenen azalma en az 1000 katın üzerindedir (BCR-ABL düzeyinin %0.1’den küçük olması).

Hamilelikte Kronik Miyeloid Lösemi (KML) tedavisi nasıldır?

Kronik Myeloid Lösemi (KML) tedavisi sırasında Tirozin kinaz inhibitör tedavisi alırken hamile kalan veya emziren KML'li kadınlar ile eşleri hamile kalabilecek tedavi gören erkekler için özel durumlar söz konusudur.

Tirozin kinaz inhibitör tedavisi alan kadınlar ve erkekler genellikle doğurganlıkla ilgili olarak artan bir problem yaşamamaktadır.

Bununla birlikte, Tirozin kinaz inhibitör tedavisi alırken düşük ve doğum kusurları riski belirsizdir.

Sonuç olarak, Tirozin kinaz inhibitörü tedavisi almış olan kadın ve erkeklerin tedavi sırasında doğum kontrol yöntemlerini kullanmaları şiddetle tavsiye edilir.

Tirozin kinaz inhibitörü alan ve gebe kalan kadınların hamileliği sonlandırmak veya Tirozin kinaz inhibitör tedavisini sürdürmek (gelişmekte olan ceninde sorunlara neden olabilir) veya Tirozin kinaz inhibitör tedavisini geçici olarak durdurmak ( KML'nin tekrarlamasına neden olabilir) seçilebilecek yöntemler arasında yer almaktadır.

Bugün için bu yöntemlerden en doğru olanı gebeliği sonlandırarak Tirozin kinaz inhibitör tedavisine devam etmek olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte ailenin çocuk isteği sonucu, her türlü komplikasyon riskini göze alarak Tirozin kinaz inhibitör tedavisini bırakmayı tercih eden kadınlar için, birçok doktor geçici olarak interferon alfa denilen ilaca geçmeyi önermektedir. Bu seçeneklerin hasta ile çok detaylı olarak kar – zarar oranı açısından tartışılması gerekir.

Emziren kadınların Tirozin kinaz inhibitör tedavisinden uzak durmaları tavsiye edilir çünkü bu ilaçlar anne sütüne geçer. Tirozin kinaz inhibitör tedavisinin bebekler üzerindeki etkileri iyi tanımlanmamıştır.

Tirozin kinaz inhibitör kullanırken hamile kalırsanız, ilacı derhal almayı bırakmanızı ve mümkün olan en kısa sürede hematoloji uzmanınız ile görüşmenizi tavsiye ediyoruz.

Kronik Miyeloid Lösemi (KML) tedavisi sırasında Tirozin kinaz inhibitör tedavisinin kesilmesi mümkün mü?

Yakın zamana kadar, tedavi durdurulursa hastalığın tekrar edeceği endişeleri nedeniyle Tirozin kinaz inhibitör tedavisi ile sürekli (belirsiz) tedavi önerildi. Bununla birlikte, belirli kriterleri karşılayan kişilerde, Tirozin kinaz inhibitör tedavisinin kesilmesini düşünmek mümkün olabilir.

Tirozin kinaz inhibitör tedavisinin kesilmesi, yalnızca en az iki - üç yıl boyunca çok düşük veya saptanamayan BCR / ABL seviyelerine sahip kişilerde dikkate alınmaktadır.

Tedavisi kesilen kişilerin altı ay boyunca dört ila altı haftada bir, daha sonra da iki ayda bir BCR-ABL düzeyi ile izlenmesi gerekir. Bugün için önerimiz klinik çalışma kapsamı hariç TKI tedavisinin ömür boyu kullanılması şeklindedir.

Güncelleme Tarihi : 18 Aralık 2023

Yayınlanma Tarihi: 27 Aralık 2022

Bu Konuda Uzman Doktorlar

İletişim Formu

Detaylı bilgi için iletişime geçin.

* Bu alan gereklidir.
Sosyal Medya Hesaplarımız
Canlı Destek Kolay Randevu Al