Yükleniyor

Koronavirüs pandemisi ve fobiler

Koronavirüs pandemisi ve fobiler

2019 yılında ortaya çıkan ve kısa zamanda tüm dünyayı etkisi altına alarak küresel bir salgın haline gelen Koronavirüs pandemisi, enfekte olsun olmasın tüm insanların hem bedensel hem psikolojik sağlığını derinden etkiledi. Yapılan araştırmalar pandemi sürecinde psikolojik problemlerin artışta olduğunu gösterirken, içinde bulunduğumuz salgın sürecini yalnızca tıbbi bir sağlık krizi olarak değerlendirmek yanlış olacaktır. Koronavirüs salgını aynı zamanda ruh sağlığı için de acil durum olarak düşünülmelidir.

İçindekiler

Koronavirüsün ilk kez ortaya çıkması ve hızla yayılım göstermesiyle birlikte insanlar en büyük korkularından olan salgın hastalık korkusuyla yüzleşmiş,  ardından yok olma yani ölüm korkusunu yaşamaya başlamıştır. Bir yandan yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalırken bir yandan salgın hastalığı anlamlandıramamak insanlarda şaşkınlığa neden olmuştur.  Çin’den gelen ilk görüntülerin medyaya yansımasından sonra ise şaşkınlık yerini paniğe, kaygıya ve korkuya bırakmıştır.

Panik ve korku içindeki insanların sayısı zamanla artarken, koronavirüsün ortaya çıkış nedeninin tam olarak bilinememesi, virüsün gözle görülememesi, yakınlarını yitirme korkusu, solunum sıkıntısı yaşama endişesi ve toplumdaki tüm bireylerin risk altında olması salgını küresel bir travmaya dönüştürmüştür. Travma sonrası beklenen psikolojik tepkilerin tamamı salgın döneminde adım adım gözlenmiştir. Salgının ilk günlerinde gıda raflarının boşalması, önleyici kuralların inkar edilmesi, her bedensel duyumun koronavirüs belirtisi olarak yorumlanması, insanların öfke duygusunun artması ve devlet otoritelerinin uyguladığı kısıtlama ve yasaklarla travmatik durumun kabullenilmesi bu adımlara örnek gösterilebilir.

Pandeminin travmatik etkileri, toplumsal ve evrensel değerlerin zedelenmesine, insan ilişkilerinin ve dünyaya dair varsayımların sarsılmasına da neden olmuştur. Çoğu insan için artık bulunduğu ortam/dünya tehlikeli ve güvenilmez bir yer haline gelmiştir. Tekinsiz dünya, çaresizlik, tedirginlik, acı, kayıp hissi, öfke, donukluk, yabancılaşma, yalnızlık, karamsarlık gibi pek çok duygunun bir sis bulutu gibi topluma dalgalar halinde yayılmasına ve başa çıkma mekanizmalarının yetersiz kalmasına neden olmuştur. Bu durum travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, anksiyete bozukluğu, öfke kontrol bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk ve fobi gibi psikolojik problemleri beraberinde getirmiştir. Süreç için koronavirüsün psikolojik etkileri arttıkça koronafobi ve yalancı koronavirüs sendromu gibi yeni tanımlar doğmuştur. Ayrıca sosyal izolasyon, hijyen kuralları ya da bedensel semptomlar tetikleyici role bürünerek, bazı bireylerde fobiye dönüşmüştür.

Yönetilemeyen kaygı koronavirüsten daha hızlı yayılım göstermektedir

Kaygı duygusu insanlar tarafından genellikle olumsuz bir duygu gibi yorumlansa da insan hayatı için önemi yadsınamaz. Kaygı, kişinin tehlikeyi fark edebilmesi ve kendini koruyabilmesini sağlar. İşlevselliğini yitirip başa çıkılması zor bir duygu haline dönüştüğündeyse kaygıyla ilişkili psikolojik problemler meydana gelir.

Yalancı Koronavirüs Sendromu ve Koronafobi’de insanların koronavirüse yönelik duyduğu kaygının yönetilememesiyle karakterize olan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Genellikle kaygılı kişilik özelliklerine sahip bireylerde daha sık görülmektedir.

Yalancı Koronavirüs Sendromu

Pandemi sürecinde Covid-19 belirtileri gösteren ancak gerçekte hasta olmayan bireylerin sayısı arttıkça, yaşanan durum yönetilemeyen yüksek kaygı nedeniyle sahte koronavirüs yani  ‘Yalancı Koronavirüs’  olarak tanımlanmıştır.

Yalancı koronavirüs yaşayanlar bedensel bir semptom karşısında enfekte olduğunu düşünüp, panikleyebilirler. Panik durumunda ise stres hormonları salgılanmaya başladığından yüksek ateş, çarpıntı veya solunumda farklılaşma ortaya çıkabilir. Bu durumda tehlikede olduğuna inanan bu bireyler test yaptırmak için hemen bir sağlık merkezine başvurmaktadır.

Koronafobi

Anksiyete bozuklukları içerisinde yer alan fobiler, bir duruma ya da nesneye karşı duyulan korkunun, kişinin işlevselliğini etkileyecek düzeyde olmasıdır. Yoğun korku yaratan durum ya da nesneler birey için tehdit unsuru olmaktadır. Bu tehdite maruz kaldığındaysa kişide çarpıntı, yüz kızarması, titreme, soğuk terleme, sıcak basması, mide problemleri, nefes darlığı gibi anksiyete belirtileri ortaya çıkmaktadır.

Günümüzde farklı korkular için birçok fobi tanımı kullanılmaktadır. Pandemi süreciyle birlikte koronavisüre karşı duyulan yoğun korkunun ifadesi ‘Koronafobi’nin fobi literatürüne ekleneceği de düşünülmektedir.

Koronavirüs pandemisinde yaşanan kaygı ya da korkunun fobi haline gelmesi, insanın en büyük korkularından biri olan belirsizliğe maruz kalmasıyla ilişkilendirilebilir. Dünyada çoğu insan pandeminin belirsizliğiyle baş edebilirken, koronavirüse karşı fobi geliştiren bireylerin bu süreci felaketleştirdiği ve baş edemeyeceği bir durum olarak algıladığı düşünülmektedir. Kendini tekinsiz bir ortamda hisseden koronafobik bireyler markete gitmek, biriyle karşılaşmak, kalabalık bir ortamda bulunmak v.b. durumları felaketleştirerek  ‘’Ya virüs bulaştıysa.’’  şeklinde düşünceye kapılabilir. Bu durum kişinin yoğun kaygı nedeniyle bedensel belirtiler yaşamasına neden olabilir.

Güvenilir olmayan bilgilerin sosyal medyada ilgi görmesi, insanları korkutan açıklamalar ve görsellerin medyada yer alması da koronafobinin tetiklenmesine neden olabilir.

Misofobi

‘’Temiz olmalıyım yoksa koronavirüs beni yok edecek.’’

Temizlik ve titizlik takıntısı olarak bilinen misofobi obsesif ve kompulsif bozukluğun bir çeşididir. Ortamda kirlilik veya pislik olmamasına karşın zihnin odağında ‘Her zaman temiz olmalıyım’ düşüncesi yer alır.

Pandemi sürecinde “Sokaktan gelen her şeyin üzerimde virüs var’’ düşüncesi,  alışveriş poşetlerinin kapıya yakın koyulması, alınan tüm malzemelerin yıkanması, sokak ayakkabılarının kapının dışında bırakılması, kıyafetlerin bir yere değmeden çamaşır makinasında yıkanması, ellerin sıklıkla dezenfekte edilmesi, maskenin bir kaç poşet içinde atılması gibi misofobik davranışların ortaya çıkmasına neden oldu. Zamanla koronavirüs önlemlerine uyumlanıp, kaygı normalleşince çoğu insanın yaşadığı fobik davranışlar da normalleşmeye başladı.

*Pandemiden önce de var olan ancak koronavirüsle tetiklenen diğer fobilerde bu süreçte artış göstermektedir. Okul fobisi ve sosyal fobi buna örnek olarak verilebilir.

Okul Fobisi

Her yaştan öğrencinin yaşayabileceği ancak genellikle anaokulu ve ilkokul çocuğunda sık görülen, yoğun kaygı nedeniyle okula gitmek istememe durumudur. Huzursuzluk, ağlama, karın ağrısı, sık tuvalete gitme, sinirlilik, uykusuzluk, saldırganlık, baş ağrısı, mide problemleri, yeme düzensizlikleri gibi belirtlilerle birlikte kaygı fobik bir duruma dönüşmektedir. Okuldan uzun süre ayrı kalmak okul fobisi için bir tetikleyicidir. Pandemi sürecinde online eğitime geçilmesiyle öğrencilerin okul ortamından uzak kalması ve adaptasyon sürecinin zorlu geçmesi yüz yüze eğitime geçildiğinde çocuklarda okul fobisi oluşturabilir. Okul fobisi yaşayan çocuklarda derslere girmeme, devamsızlık yapma, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeme, okul malzemelerini evde unutma, okula gitmeyince mutlu olma davranışları görülebilir.

Temelinde ayrılma kaygısı yatan okul fobisi aslında buz dağının görünen yüzüdür.

Bu nedenle okul fobisi yaşayan çocuğa kızmak, suçlamak, yetersiz hissettirmek veya zorlamak çözüm değildir. Yüz yüze eğitimin başlamasıyla çocuk aileden ayrılacağı gibi aile de çocuğundan ayrılacaktır. Okul ortamında çocuğunun güvenliğinden endişe duyan aile bu kaygısını sözel ya da sözel olmayan yollarla çocuğa yansıtabilir.

Ailelerin kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmaması, çocuklarıyla açık iletişim kurması, anlayışlı ve sakinleştirici bir tutumla çocuklarına yaklaşması oldukça önemlidir. Ayrıca okul ve aile işbirliği içerisinde çocuğun desteklenmesi, gerektiğinde bir uzmandan profesyonel destek alınması oldukça önemlidir.

Sosyal Fobi

‘Fark edilmekten kaygılanmak.’

Kişinin sosyal ortamlarda bulunmaktan, başkaları tarafından eleştirilmekten, seyredilmekten ve yargılanmaktan duyduğu yoğun kaygı sosyal fobi olarak adlandırılır.

Sosyal fobi yaşayan birey için fark edilmek kaygı vericidir. Fark edildiğinde rezil olacağına ve küçük düşeceğine yönelik düşünceler zihninde belirirken, bedeninde yüz kızarması, ses titremesi, konuşmada zorluk gibi semptomlar ortaya çıkmaktadır. Bu durum kişinin sosyal ortamlardan uzaklaşmasına, çevresinin fakirleşmesine ve kişiler arası iletişimde bozulmalara neden olur.

Yoğun kaygı yaratan sosyal durumlar şu şekildedir.

  • Toplum içinde telefonla görüşme 
  • Küçük bir grup etkinliğinde yer alma         
  • Toplum içinde yemek yeme          
  • Toplum içinde bir şeyler içme         
  • Yetkili biri ile konuşma                         
  • Dinleyiciler önünde konuşma, rol yapma                                                            
  • Partiye/ eğlenceye gitme                                                  
  • Başkaları tarafından izlenirken çalışma         
  • Başkaları tarafından izlenirken yazma           
  • Çok iyi tanımadığı biriyle telefonda görüşme
  • Çok iyi tanımadığı biriyle yüz yüze konuşma 
  • Yabancılarla karşılaşma                                  
  • Genel tuvaletleri kullanma                              
  • Birilerinin oturduğu odaya girme                    
  • İlgi odağı olma                                                 
  • Bir toplantıda hazırsızlık konuşma yapma      
  • Yetenek, yeti veya bilgi testine tabi tutulma   
  • İyi tanımadığı birine onaylanmadığını veya aynı düşüncede olmadığını ifade etme            
  • Çok iyi tanımadığı birinin gözlerinin içine bakma                                               
  • Önceden hazırlanmış bir raporu bir gruba sözel olarak sunma
  • Romantik veya cinsel ilişki amacıyla birini tavlamaya çalışma                                          
  • Alınan bir malı parasını geri almak üzere  iade etme                                                         
  • Parti / davet verme                                                     
  • Israrlı bir satıcıya karşı koyma      

Pandemi önlemleri kapsamında insanların arasında sosyal mesafe oluşturulması, maske takılması, kalabalıktan izole olunması, sosyal hayatın online ortama taşınması sosyal fobi yaşayan bireyler için güvenli bir ortam sağladı. Maske yüz kızarmasını, tokalaşmama el terlemesini gizlemeyi ve sosyal mesafe göz teması kurmamayı kolaylaştırdı. Sosyal fobi yaşayan bireylerin pandemi sona erdiğinde kalabalıktan uzun bir süre ayrı kalmaları nedeniyle uyum sağlamada zorlanacağı öngörülmekte. Sosyal ortamlardan kaçınma, iş yerinde ya da okulda kendini huzursuz hissetme gibi belirtiler pandemi öncesinden daha şiddetli geri dönebilir. Bu süreçte sosyal fobinin yarattığı problemleri önlemek ve başa çıkmak için psikolojik destek alınması kişinin hayatını kolaylaştırıcı bir işleve sahip olabilir.

Bilinmeyen İlginç Fobiler

Agirofobi: Karşıdan karşıya geçme fobisi.                                          

Anatidaefobi: Genellikle çocukluk döneminde ördek tarafından kovalanmış kişilerin yetişkinliğinde ördeklerden korkmasıdır.                                                                                                                                       

Androfobi: Erkeklere duyulan yoğun korku. Genellikle çocukluk döneminde bir kadın figürüyle ihmal ya da istismar öyküsü bulunan kişilerde görülmektedir.             

Atelofobi: Kişinin kusursuz olamamaktan korkması.                                            

Fobofobi: Korkmaktan veya fobi geliştirmekten korkmak.                                         

Gametofobi: Evli olmaktan korkmak.                                                            

Geletofobi: Eleştrilmekten ve rezil olmaktan duyulan yoğun korku.        

Gefirofobi: Köprülerden korkmak ve köprüden geçerken kendini gergin hissetmek.    

Globofobi: Balonlardan veya balonların aniden patlamasından duyulan tedirginlik. 

Jinofobi: Kadınlara duyulan yoğun korku. Genellikle çocukluk döneminde bir kadın figürüyle ihmal ya da istismar öyküsü bulunan kişilerde görülmektedir.                                                                                                          

Klostrofobi: Yaygın korkulardan biridir. Kişinin kapalı ve basık ortamlarda bulunmaktan duyduğu korkudur                                                                                                                                

Kronofobi: Zamanın ilerlemesine  duyulan korkudur.                                                                 

Ksantofobi: Sarı renk fobisi.                                                                               

Nomofobi: Günümüzde yaygın korkulardan biridir. Kişinin telefonunu yanında olmadığında kendini gergin hissetmesi.                                                                                   

Obesofobi: Şişmanlık fobisi.                                                                                    

Peladofobi: Kelliğe yada kel insanlara yönelik korku.                                                                                     

Pogonofobi: Sakala veya sakallı kişilere duyulan yoğun korku durumu.                 

Ranidafobi: Kurbağa fobisi. Genellikle çocukluk döneminde kurbağalarla ilgili travmatik öyküleri bulunan kişilerde görülmektedir.                                                                                                                                   

Seksofobi: Kişinin cinsellikten veya cinsel organlardan korkmasıdır.                                                                                   

Teknofobi: Günümüzde gelişen teknolijiden ve yapay zekadan korkmak.                                                    

Takofobi: Yüksek hızdan korkmak.                                                                                                                           

Tripanofobi: İğne olmaya karşı duyulan yoğun korku.                                                                                                                                                                          

Tripofobi: Delikli cisimlere yönelik duyulan yoğun korku.

Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Güncelleme Tarihi : 10 Ocak 2023

Yayınlanma Tarihi: 25 Haziran 2021

Bu Konuda Uzman Doktorlar

İletişim Formu

Detaylı bilgi için iletişime geçin.

* Bu alan gereklidir.
Sosyal Medya Hesaplarımız
Canlı Destek Kolay Randevu Al