Yükleniyor

Gebelik Diyabetini Kontrol Altına Alın

Gebelik Diyabetini Kontrol Altına Alın

Yaklaşık 40 haftalık heyecanlı bekleyişte ortaya çıkabilen gestasyonel diyabet yani gebelik diyabeti, pek çok anne adayını endişelendiriyor. Daha önce kan şekeri hiç yükselmemiş kadınlarda da gebelik diyabeti görülebiliyor. Ancak düzenli beslenme ve egzersizin yanı sıra gerekli hallerde ilaç desteğiyle kontrol altına alınabilen bu tabloyla hem anne hem de bebekte herhangi bir sorun ortaya çıkmıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü uzmanları, gebelik diyabeti ve korunma yolları hakkında bilgi verdi.   

İçindekiler

Açlık kan şekerine göre yapılıyor

Sıklıkla doğumun ardından normale dönse de, gebelik diyabeti yaşayan kadınların yüzde 40’ında 20 yıl içinde diyabet gelişebilmektedir. Bu nedenle düzenli egzersiz yapmaya, sağlıklı beslenmeye ve pankreası idareli kullanmaya özen gösterilmelidir. Gebelik diyabeti kontrolü, bebek bekleyen her kadına uygulanan rutin bir testle yapılmaktadır. Şeker yükleme testi olarak adlandırılan taramanın öncesinde açlık kan şekeri kontrol edilmektedir. Açlık kan şekeri 125’in üzerinde olan kişiler diyabetiktir. Ölçüm sonucu 95-125 arası olanların da önemli bölümü diyabet hastası olabilmektedir. Bu gruba yükleme testi uygulanmaz ancak günlük kan şekeri takibine alınarak, kontrol edilir. Kan şekeri seviyesi 95’in altında olan kadınlarda ise diyabet olmaz ve 75 gram glikoz içirilerek genel durumu kontrol edilir. Verilen içecek bağırsaktan emilerek karaciğere gider, orada işlenerek de kana geçer. Kan şekeri seviyesi 95’in altında olan ve şeker yükleme testi yapılan anne adaylarında seviye artsa da, bu düzey asla 200-300’e çıkmaz. Öte yandan toplumda yanlış bilinenin aksine glikoz yüklemesinin bebeğe hiçbir zararı yoktur. Çünkü vücuda giren glikoz, gündelik yaşamda tüketilen şekerden hayli farklı bir yapıdır. Daha önce iri bebek dünyaya getiren, ailesinde diyabet hastalığı ya da gebelik diyabeti olan kişiler ile 35 yaşın üzerindeki obez kadınlarda gebelik diyabeti görülme oranı daha yüksektir.

Amaç, şeker düzeyini dengelemek

Hamile kadınların, şekeri işleme mekanizması iyi çalışmayabilir. Bu sürecin bozulması ve şekerin hücre içine sokulamaması ise hücrenin bunu kullanamaması anlamına gelir. Sonuçta da kan şekeri yükselerek, diyabet hastalığı ortaya çıkar. Diyabet tedavisinde kullanılan ilacın görevi, glikozun hücre içine girmesini sağlamaktır. Tedavinin öncelikli amacı, kandaki şeker düzeyini normale döndürmek; ikincisi de iyi çalışması için hücrenin içinde kullandırılmasıdır. Bu durum hamilelik dışında bir sorun yaratmaz. Ancak plasentanın büyümesine bağlı olarak gebelik hormonları çok yükselir. Bu hormonlar da glikozun hücre içine girmesini zorlaştırmaktadır.

Test bebeğe zarar vermiyor

Enerji için hem anne, hem de onun vücudunda hızla büyüyen bebek şekere ihtiyaç duyar. Dolayısıyla glikoz, plasentadan öncelikli geçer. Ancak gebelik öncesi sınırda olan bu sistem, özellikle önceden diyabete eğilimi olan kadınlarda üst sınıra çıkabilmektedir. Bu durumda glikoz anneye zarar verebilir ama fetüsün organlarında herhangi bir sorun yaratmaz. Çünkü plasentadan ne kadar şeker geçerse geçsin, fetüsün sonsuz ayarlama kapasitesine sahip pankreasında insülin yapımı o kadar çok olur. Ancak insülin aynı zamanda büyüme hormonu da olduğundan bebeklerin iri ve kilolu doğmasına yol açabilir. Buradaki bir diğer önemli nokta da glikoz alımına alışkın olan bu bebekler, dünyaya geldikten sonra buna uygun beslenmese de insülin salgılanmaya devam eder. Dolayısıyla diğer bebeklere göre daha çok şeker vermek gerekebilir. Aksi takdirde kan şekeri oranları hızla düşer. Yenidoğanda bebek hipoglisemisi büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu gruptaki bebeklerin 30-40 yaşına geldiğinde diyabet hastası olma ihtimali yüzde 20 seviyesindeyken, annesi ya da kardeşlerinde diyabet varlığı halinde bu oran daha da artmaktadır. Bu bebeklerin sağlığını koruyabilmesi için yaşam boyu egzersiz ve diyet yapması gerekmektedir.

Günlük kalori alımını 250-300 kalori artırmak yetiyor

Gebeliğin belli döneminde doyma çıtası yukarı çıkar ve bu da anne adayının aç kalmamasını sağlar. Öğün aralarının altı saatten çok olması kan şekerinin düşmesine yol açar ki düşük kan şekeri, bebeğe şekerin yükselmesinden daha çok zarar verir. Bunun için de iştah artışı oluşur. Doyma sınırı yükseldiği için daha çok yemek yenir. Ancak bebek bekleyen kadınların gebelik öncesine göre fiziksel aktivitesi kısıtlandığından, aldığı kaloriyi yakması zorlaşır. Beslenmeyi normale döndürme konusunda anne adayları 10 güne ihtiyaç duyar. Beyin, ortalama 10 günde terbiye edilebilmektedir. Anne adayının gebe değilken tükettiği porsiyonun aynısını gebelikte de tüketmesi önerilmektedir. Gerekirse masadan aç kalkılmalıdır. Bu sayede doyma merkezi olması gereken sınıra iner. Örneğin; 1.70 metre boyunda, 70 kilo ağırlığında bir kişinin ihtiyacı günlük 1800-2000 kaloridir. Gebeliğin ikinci döneminde buna ortalama 250-300 kalori eklemek gerekir. Bir kutu kolanın 250 kalori olduğunu düşünülürse, bu içeceğin tüketilmesi halinde alınması gereken günlük miktar tamamlanmış olur. Oysa bunun yerine kahvaltıdan bir parçanın ayrılıp kuşlukta, öğle yemeğinden bir parça ayırarak ikindide, akşam yemeğinde de yoğurt, meyve gibi bir bölümü ayırarak yatsı zamanında tüketmek gerekir. Böylece dört saati aşan açlıklarla da karşılaşılmaz.  Dengeli ve düzenli beslenmenin yanı sıra sisli, rüzgarlı olmayan havalarda 15-20 dakikayı aşmayan yürüyüş ya da egzersiz yapmak da gerekmektedir. Diyabetle mücadelede en önemli koruyucu egzersizdir. Her türlü önleme karşılık kan şekeri seviyesi yine de yüksek çıkan gebelerde üçüncü aydan sonra ilaç desteğine başlanmaktadır.

Gebelik diyabetinden korunmak için bu önerilere kulak verin

Bebek bekleyen anne adaylarına gebelik diyabetine karşı beslenme önerileri şöyle sıralanmaktadır:

  • Tatlı, tadımlık olmak kaydıyla yasak değildir.
  • Kahvaltıda birkaç ince dilim ekmek tüketilebilir.
  • Kalori normal sınırlardaysa, diğer öğünlerde ekmek kaldırılmalıdır.
  • Gebelik öncesindeki porsiyon oranları artırmadan devam etmelidir.
  • Bir öğünde ekmek tüketildiyse beraberinde pilav, börek, makarna veya tatlı tüketilmemelidir.
  • Bir öğünde börek tüketip, aynı gün başka bir öğünde makarna tüketildiyse o gün pilav veya ekmek tüketilmemelidir.
  • Günde 15-20 dakikayı aşmayan yürüyüş ya da egzersizler atlanmamalıdır.

Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.

Güncelleme Tarihi : 2 Ekim 2024

Yayınlanma Tarihi: 2 Ağustos 2018

Bu Konuda Uzman Doktorlar

İletişim Formu

Detaylı bilgi için iletişime geçin.

* Bu alan gereklidir.
Sosyal Medya Hesaplarımız
Canlı Destek Kolay Randevu Al