Hipoglisemi, kandaki glikoz seviyesinin normalden düşük olmasıdır. Kandaki şeker seviyesinin normal değerler olarak kabul edilen litre başına 4 mmol/L, desilitre başına 70 mg/dL'nin altında olması durumu hipoglisemi olarak adlandırılmaktadır. Glikoz seviyesi çok düşük olduğunda vücut faaliyetlerini yürütecek enerjiyi bulamaz.
Hipoglisemi (Kan Şekeri Düşüklüğü) Nedir?
Hipoglisemi, vücudun ana enerji kaynaklarından biri olan glikozun referans aralık olan 70 mg/dL'nin altında olması yani kan şekeri değerinin düşük olmasıdır. Bu durum çoğunlukla diyabet hastalığıyla ilişkilendirilir. Öğün atlamak, yoğun egzersiz yapmak gibi nedenler diyabetle birlikte hipoglisemi meydana getirebilir. Diyabet ve diğer nedenler dışında, kullanılan bazı ilaçlar da nadiren kan şekeri düşüklüğüne sebebiyet verebilir. Birçok insan için 70 mg’nin altı hipoglisemi olarak değerlendirilir. Bu düşüklük ciddiye alınmalı ve uzman doktor tarafından tedavi gerektirir.
Hipoglisemi (Kan Şekeri Düşüklüğü) Neden Olur?
Hipoglisemiye aşırı insülin salınımının oluşması neden olur. Pankreas hücrelerinin büyümesine neden olup, insülin salınımının olması gerekenden fazla gerçekleşmesine neden olan durumlar ise şunlardır:
- Çok fazla insülin kullanmak, yanlış insülin almak veya insülini yağ yerine kana enjekte etmek,
- Karbonhidrat alımını doğru sınırlandırmamak, gerektiğinden daha az almak,
- Çok fazla veya yüksek dozda ilaç kullanmak, ilaçları yanlış zamanda almak,
- Aşırı düzeyde egzersiz yapmak,
- Öğüt atlamak,
- Gebelik döneminde adet kanamaları yaşamak,
- Yemek yemeden alkol tüketmek
Şeker hastalığı olmayan kişilerde ise hipoglisemiye neden olan durumlar aşağıdaki gibidir:
Reaktif hipoglisemi
Reaktif hipoglisemi, yemek yedikten sonra ortaya çıkan kan şekeri düşüklüğü olarak kabul edilir. Yemek yedikten 2-4 saat sonra meydana gelir. Genellikle beyaz pirinç, beyaz ekmek, kek ve hamur işleri gibi besinler tüketildikten sonra ani yükselmenin ardından hipoglisemi yaşanır.
Reaktif hipoglisemi nedenleri şunlardır:
- Geçirilmiş mide ve bağırsak cerrahileri sonucu olabilir.
- Bazı metabolik hastalıklar sonucu oluşabilir.
- Bazense bilinmeyen sebeplerle reaktif hipoglisemi görülebilir.
- Reaktif hipoglisemi aynı zamanda erken dönem şeker hastalığının belirtisi de olabilir.
Açlık hipoglisemisi
Şeker hastası olmayan kişilerde aslında uzun süre aç kalmak kan şekeri düşüklüğüne yol açmaz. Bunun en önemli nedeni, vücudun depolanmış glikozu kullanmasıdır. Ancak şeker hastası olmayan insanlarda hipoglisemiye yol açan bazı nedenler söz konusudur. Bunlar şöyle sıralanabilir:
Tüketilen alkol vücudun glikoz üretimini engelleyen bir durumdur. Birkaç gün süreyle yoğun bir şekilde alkol tüketir ve de aç kalırsanız vücuttaki depolanmış glikoz tükenir. Bunun sonucunda da kan şekeri düşüklüğü yaşanır ve vücut kan şekerini sağlıklı bir şekilde düzenleyemez.
- İnsülinoma denilen pankreasın insülin üreten tümörleri
- Karbonhidrat metabolizmasındaki enzim eksiklikleri
- Şekeri düşürücü etkisi olan insülin türü ilaçların alımı
- Bağışıklık sisteminde insüline karşı oluşan antikorlar
- Tiroit, kortizol, glukagon ya da büyüme hormonu eksiklikleri
- Kalp, karaciğer ve böbrekle ilgili ciddi hastalıklar
- Aşırı alkol tüketimi (Özellikle aç karınla tüketilen alkolün şekeri hızla düşürücü etkisi vardır.)
Önemli hastalıklar
Hepatit, siroz, enfeksiyon, böbrek ve ilerlemiş kalp hastalıkları, hipoglisemi sebepleri arasında yer alan önemli hastalıklardandır. Bunun sebebi, vücudun depolanmış şekilde duran glikozu daha hızlı tüketmesidir. Bu tüketim sonrasında da hipoglisemi oluşumunun önüne geçilmesi mümkün değildir. Tedavi sürecine doğru gidilir.
İlaçlar
Başka birinin oral diyabet ilacını kullanmak, hipoglisemi nedeni olarak kabul görür. Örneğin sıtmayı tedavi etmek için kullanılan kinin de hipoglisemi nedenlerinden biridir.
Yoğun insülin üretimi (insülinoma)
Nadir görülen bir pankreas tümörü olan insülinoma, fazla insülin üretimi doğuracağından hipoglisemi meydana getirir. Diğer tümörler de insülin üretimini destekleyip hipoglisemiye yol açabilir.
Bunlarla birlikte hormonal eksiklikler ve bazı antibiyotik ilaçları da hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) yaşanmasına sebebiyet verebilir. Bütün bu durumlar hipoglisemi oluşmasına yol açan nedenler olarak bilinir. Uzun süreli belirtiler ve devam eden kan şekeri düşüklüğünde doktor kontrolü gerekir ve tedavi sürecinin başlaması gerekir.
Hipoglisemi (Kan Şekeri Düşüklüğü) Belirtileri Nelerdir?
Vücuttaki kan şekeri seviyesinin normalin altına düşmesi olarak kabul edilen hipoglisemi yani kan şekeri düşüklüğü belirtileri, terleme, baş ağrısı, baş dönmesi, cilt renginde solukluk, kalp çarpıntısı, bulanık görme, uyuşma, dudaklarda karıncalanma ve yorgunluktur.
Kan şekeri düşüklüğü (hipoglisemi) belirtileri genel olarak şunlardır:
- Baş dönmesi
- Nabzın hızlı atması
- Terleme
- Bulanık görme
- Baş ağrısı
- Uyuşukluk
- Tükenmişlik
- Düzensiz kalp atışı
- Stres, kaygı, agresiflik
- Konsantrasyon bozukluğu
- Dudaklarda karıncalanma
- Açlık
- Uyku bozukluğu
Hipoglisemi yaşayan kişiler bazen kan şekerlerinin düştüğünün farkına varmaz. Farkına varılmadan kan şekeri düşebilir. Tedaviye başlanmadığı için bayılmalar yaşanabilir ve nöbet geçirilebilir. Kan şekeri düşüklüğünün şiddetlendiği durumlarda ise sakarlık, çift görme, rutin sorumlulukları yerine getirememe ve akıl karışıklığı gibi durumlar da görülebilir. Ancak bu belirtilerin yaşanması kesin bir şekilde kan şekerinizin düştüğü anlamına gelmez. Doktor muayenesi sonrası yapılacak testlerin sonucu önemlidir.
Hipoglisemi (Kan Şekeri Düşüklüğü) ile Karıştırılan Hastalıklar Nelerdir?
- Panik atak ve depresyon tanısıyla izlenen hastalarda altta yatan esas nedenin hipoglisemi olduğu örnekler görülebilmektedir.
- Tedaviye dirençli kalp ritim problemlerinin altından hipoglisemi çıkabilmektedir.
- Migren tanısı almış ancak tedavi ile çözüm bulamamış hastalarda hipoglisemi çıkabilmektedir.
- Sık düşük yapan annelerde hipoglisemi görülebilmektedir.
- Besin alerjisi olan hastaların bir kısmında hipoglisemiye rastlanmaktadır.
- Halk arasında bunama olarak adlandırılan demansta şeker düşmesi görülebilmektedir. Hipoglisemi demansın ilerleyişini de hızlandırır.
- Şeker düşüklüğü olan hipoglisemi hastalarında yüksek tansiyon daha sık görülmektedir.
- Yüksek lifli glisemik indeksi düşük gıdalar tüketilmeli,
- Öğün atlanmamalı, uzun süreler aç kalınmamalı,
- Şeker ve karbonhidrattan uzak sınırlı porsiyonlar hazırlanmalı,
- Yağsız kırmızı ve beyaz et tüketilmeli,
- Ara öğünlerde tam tahıllı galetalar, süt ürünleri, badem, ceviz, fındık gibi besinler tüketilmeli
- Gazlı içecekler ve evde sıkılmış taze meyve suları dahil tüm meyve suları beslenme programından çıkarılmalıdır.
Hipoglisemi (Kan Şekeri Düşüklüğü) Nasıl Teşhis Edilir?
Uzun süreli kan şekeri düşüklüğü belirtileri yaşıyorsanız uzman bir hekime başvurmanız gerekir. Diyabet hastası olmayıp kan şekeri ölçüm cihazı kullanmıyor ve de hipoglisemi belirtileri görülüyorsa kan şekeri testi yaptırmanız zorunlu hale gelecektir. Belirtiler sonrası doktor muayenede tıbbi olarak nasıl bir geçmişe sahip olup olmadığınızı araştıracaktır. Bu araştırmaların ardından kan şekeri testiniz ölçülür. 70 mg’nin altında kalan değerler hipoglisemi olarak değerlendirilir ve tedavi uygulanmaya başlar.
Doktor bazı durumlarda ise kan şekeri düşüklüğünü teşhis etmek üç yöntem uygulayabilir. Bu yöntemler şunlardır:
- Düşük kan şekeri belirti ve semptomları
- Belirtilerin ortaya çıktığı an düşük kan şekerinin belirlenmesi
- Düşük kan şekeri belirtilerinin kaybolması
Evde Kan Şekeri Düşüklüğü Nasıl Teşhis Edilir?
Evde kan şekeri testi yapmak için kan şekeri test kiti bulundurmalısınız. Kan şekeri test kitinin içindeki neşterle parmağınızdan kan gelecek şekilde delik açtıktan sonra kan örneğini ölçüm cihazındaki şeride yerleştirmeniz gerekir. Bu işlemlerden sonra ortaya çıkacak sayı sizin hipoglisemi değerinizi belirleyecektir.
![]()
Hipoglisemi (Kan Şekeri Düşüklüğü) Nasıl Tedavi Edilir?
Kan şekeri düşüklüğü belirtileri sonra değer aralığı da normal seviyenin altında çıktıysa şeker ve karbonhidrat içerikli besinler tüketmek şekerinizi yükseltecektir.
Hipoglisemi tedavisinde ilk adım sağlıklı beslenme önerileridir. Sağlıklı beslenme düzenine geçildiğinde hasta belirtilerden hala şikayetçi olmaya devam ediyorsa medikal tedaviye geçilmektedir.
Bu nedenle;
- Yüksek lifli glisemik indeksi düşük gıdalar tüketilmeli,
- Öğün atlanmamalı, uzun süreler aç kalınmamalı,
- Şeker ve karbonhidrattan uzak sınırlı porsiyonlar hazırlanmalı,
- Yağsız kırmızı ve beyaz et tüketilmeli,
- Ara öğünlerde tam tahıllı galetalar, süt ürünleri, badem, ceviz, fındık gibi besinler tüketilmeli
- Gazlı içecekler ve evde sıkılmış taze meyve suları dahil tüm meyve suları beslenme programından çıkarılmalıdır.
Ayrıca kan şekeri tedavisinde başvurulması gereken yollar şöyledir:
Hızlı bir şekilde etkisini gösterecek 15-20 gram karbonhidrat yiyin veya için
Bunlar kolayca şekere dönüştürülen ve protein veya yağ içermeyen besinler olduğundan hipoglisemi tedavisinde fayda sağlayacaktır. Şeker, bal, pekmez, glikoz jeli, meyve suyu, soda veya yarım muz bu besinlere örnek olarak verilebilir.
Tedaviden 15 dakika sonra kan şekerini yeniden ölçün
Karbonhidrat yönteminin ardından kan şekerinizi yeniden ölçün. Değer 70 mg’nin üstüne çıktıysa tedavi işe yarıyor demektir.
Sağlıklı atıştırmalıklar veya yemek yiyin
Kan şekeri seviyeniz normal değerlere döndüğünde vicuttaki glikoz depolarının yenilenmesi için sağlıklı atıştırmalık tercih edebilirsiniz.
Tüm bunların yanı sıra kan şekeri yükseltmek için glikoz tabletleri de kullanabilirsiniz. Acil olarak tedavi edilmesi gereken bir hipogliseminiz varsa yanınızda glukagon kiti bulundurmanız önerilir. Her şeye rağmen kan şekeriniz olması gereken değeri yakalayamıyorsa doktora başvurmanız tavsiye edilir.
Hipoglisemi (Kan Şekeri Düşüklüğü) Nasıl Önlenir?
Genellikle diyabet hastası olan kişiler kan şekeri düşüklüğüyle karşı karşıya kalırlar. Bu durumun önüne geçmek kompleks karbonhdidrat alımları, az az ve sık yemek yiyerek mümkün olabilir. Ayrıca hipoglisemi diyeti yaparak da kan şekeri seviyesinin normal değerlere ulaşması sağlanabilir.
Hipoglisemiyi önlemek için:
- Günde 3 ana öğün yerine 3 ila 4 saatte bir küçük öğünlere başvurulabilir.
- Doymuş yağ ve trans yağ oranı yüksek gıdalardan uzak durun.
- Rafine şekerleri hayatınızdan çıkarın.
- Kompleks karbonhidratları tercih edin.
- Yağsız protein yiyin.
Hipoglisemi (Kan Şekeri Düşüklüğü) Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Hipoglisemi ne demek?
Hipoglisemi, kan şekerini seviyesinin beklenen değerin altına düşmesi durumu olarak tanımlanır. Bu duruma çeşitli hastalıklar sebep olabileceği gibi çoğunlukla diyabet olan kişilerde görülür.
Ani şeker düşmesi belirtileri nelerdir?
Ani şeker düşmelerinde bir anda acıkma, titreme ve terleme görülür. Bilinç bulanıklığı ve konsantre olmada zorluk ve daha şiddetli düşüşlerde bilinç kaybı gibi belirtiler ortaya çıkar.
Hipoglisemi tehlikeli mi?
Kan şekeri düşüklüğü yani hipoglisemi, erken kontrol altığına alınmadığında bazen farkında olunmadan sinsi bir şekilde ilerleyebilir. Belirtiler yaşanıp uzun süre devam ettiği takdirde doktora başvurulmalıdır.
Hipoglisemide şeker kaç olur?
Uzun süre yaşanan açlık sonrası normalde kan şekeri değeri 70 mg’nin üstünde olmalıdır. Bu değer 70’in altında düştüğünde hipoglisemiden şüphelenilir.
Şeker düşmesi belirtileri nelerdir?
Şeker düştüğünde, kişi açlık, baş dönmesi, çarpıntı, sinirli ve kaygılı olma, kafa karışıklığı, yorgun ve bitkin hissetme, görüşte bulanıklaşma, el ve ayaklarda titreme, uyuklama ve terlemedir.
Şeker düşmesinde belirtiler şu şekildedir:
- Aç hissetme
- Baş dönmesi
- Çarpıntı
- Sinirli ve kaygılı olma
- Yorgun ve bitkin hissetme
- Görüşün bulanıklaşması
- El ve ayaklarda titreme
- Uyuklama
- Terleme
Hipoglisemi riskleri nelerdir?
Hipoglisemi beyin fonksiyonlarını düşüren bir travmadır. Kandaki şeker 70 mg/dl seviyelerine geldiğinde hastalarda ellerde titreme, soğuk terleme, açlık hissi, sinirlilik, huzursuzluk, gerginlik gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Şeker 50 mg/dl seviyesine ulaştığında ise bu belirtiler çok daha belirginleşir ve baş ağrısı, baş dönmesi, görme bozukluğu, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, uykuya eğilim, kasılmalar ve komaya varan bulgular eşlik etmektedir. Vücudun en önemli glikoz tüketicisi olan beyin, fonksiyonlarını yerine getirirken sürekli enerji harcar.
Bu enerjiyi de şekerden elde eder. Vücutta şekerin düşmesi tek enerji kaynağı şeker olan beyinde alarm durumu yaratmaktadır. Bu alarmlar acıkma hissi olarak algılanır. Özellikle tatlı besinlere ilgi artar. Tatlı tüketildiğinde kan şekeri düzene girer. Eğer beynin uyarıları dikkate alınmazsa kanda şeker gittikçe düşer ve beyin fonksiyonlarında bozulmalar ortaya çıkar. Diyabet hastalarında da şeker düşmesi sıklıkla görülmektedir.
Diyabet hastalarının kullandığı ilaçların zaman içerisinde dozunun fazla gelmesi, gıdaların az tüketilmesi ve atlanan öğünler sonucunda bu hastalarda şeker düşüklüğü yaşanmaktadır. Diyabetik anneden doğan çocuklarda da yaygın olarak hipoglisemi görülmektedir. Bu bebeklerde doğdukları andan itibaren şeker düşüklüğü eğilimi gözlemlenir.
Uzun süreli açlık hipoglisemiyi tetikler mi?
Şeker hastalarında sıklıkla karşılaşılan bir sorun olan Hipoglisemi’yi tetikleyen etkenler ise; uzun süreli açlık, insülin ve bazı şeker ilaçlarının dozunun gereğinden fazla yapılması ve aşırı egzersizdir.
Hipoglisemi hayati tehdit edici bir hastalık mıdır?
Sağlıklı olan kişilerde kan şekeri düşüklüğü vücut tarafından normal seviyelere çıkarılabilirken, şeker hastalarında bu durum bilinç kaybolması gibi hayatı tehdit edebilen ciddi sonuçlara yol açabilir. Şeker hastalarının oruç tutması doktorunun onayı ve hastalığının durumuna bağlıdır. Özellikle şeker düşürücü bazı grup ilaçlar ve insülin kullanan hastaların oruç tutması sakıncalıdır.
Oruç tutmak hipoglisemiye neden olur mu?
Şeker hastalarının gün içinde az ve sık yemek yemeleri, kan şekeri düzeylerini belirli bir seviyede tutabilmeleri için büyük önem taşır. Oruç nedeniyle uzun süre aç kalmak, kan şekeri seviyesinin tehlikeli sınırlara düşmesine neden olarak hipoglisemi ataklarına yol açabilir. Ayrıca oruç süresince susuz kalınmasından kaynaklanan dehidrasyon da şeker hastalarında sorun yaratabilir.
Kan şekeri düşüklüğü yani hipoglisemi; bulanık görme, baş ağrısı, baş dönmesi, terleme ve baygınlık hissi gibi belirtilerle kendini gösteren önemli bir sağlık sorunudur. Hipoglisemi, uygun müdahale yapılmadığı durumlarda bilinç kaybına neden olabilir.
Hipoglisemi hastaları oruç tutarken nelere dikkat etmelidir?
Oruç tutabilecek grupta yer alan şeker hastaları ile sağlıklı kişilerin Ramazan ayında herhangi bir sağlık sorunu yaşamamaları için dikkat etmesi gereken önemli noktalar şu şekilde sıralanmaktadır:
- Şeker hastalığı başlangıç aşamasında olan; günde yalnızca bir tek ve şeker düşüklüğüne neden olmayan ilaç kullanan hastaların oruç tutması, doktorlarından da onay alınarak mümkün olabilir. Ancak özellikle şekeri düşürücü bazı grup ilaçları ve insülin kullanan hastaların oruç tutmaları sakıncalıdır.
- Şeker hastalarının kan şekeri seyrinde küçük dalgalanmalar olmalıdır. Oruç tutmanın getirdiği uzun süren açlık sonrasında iftarda çok hızlı yemek yemek kan şekerini birden ve hızlı bir şekilde yükselteceğinden, zararlıdır. Bu nedenle iftarda zamana yayarak yemek yenmeli, iftara çorba ile başlanmalı, çorbadan sonra yemeye ara verilmelidir. Sulu sebze yemekleri tercih edilmeli ve aşırı ekmek tüketilmemelidir.
- Sahurda ağır, vücudu zorlayacak yiyecekler tüketilmemelidir. Kahvaltılıklar tercih edilmelidir.
- Oruç nedeniyle oluşan sıvı kaybı, şeker hastalarında sıklıkla görülen yüksek tansiyon için kullanılan ilaçlar ile birlikte vücutta sıvı ve bazı önemli minerallerin eksikliğine yol açabilmektedir. İftardan sahura kadar geçen süre içinde sıvı tüketimi iyi ayarlanmalıdır. Vücudun sıvı ihtiyacı mümkün olduğunca sağlanmalıdır. Tuz kaybı da yerine konulmalıdır. Sıvı kaybının şeker hastalarında böbrek sorunlarını ortaya çıkarabildiği unutulmamalıdır.
İftar yemeğini uzun saatlere yayın
Şeker hastalarının kan şekeri seyrinde küçük dalgalanmalar olmalıdır. Oruç tutmanın getirdiği uzun süren açlık sonrasında iftarda çok hızlı yemek yemek kan şekerini birden ve hızlı bir şekilde yükselteceğinden zararlıdır. Bu nedenle iftarda zamana yayarak yemek yenmeli, iftara çorba ile başlanmalı, çorbadan sonra yemeye ara verilmelidir. Sulu sebze yemekleri tercih edilmeli ve aşırı ekmek tüketilmemelidir.
Sahurda ağır yiyeceklerden uzan durun
Sahurda ağır, vücudu zorlayacak yiyecekler tüketilmemelidir. Kahvaltılıklar tercih edilmelidir.
Sahura kadar sıvı tüketimine dikkat edin
Oruç nedeniyle oluşan sıvı kaybı, şeker hastalarında sıklıkla görülen yüksek tansiyon için kullanılan ilaçlar ile birlikte vücutta sıvı ve bazı önemli minerallerin eksikliğine yol açabilmektedir. İftardan sahura kadar geçen süre içinde sıvı tüketimi iyi ayarlanmalıdır. Vücudun sıvı ihtiyacı mümkün olduğunca sağlanmalıdır. Tuz kaybı da yerine konulmalıdır. Sıvı kaybının şeker hastalarında böbrek sorunlarını ortaya çıkarabildiği unutulmamalıdır.
Gün içinde kan şekerinizi birkaç defa ölçün
Şeker hastaları gün içinde birkaç defa, iftara kadar, kan şekeri ölçme cihazlarıyla şeker düzeylerini kontrol etmelidir. Şekerin düşme eğilimine girdiğini gördüğü takdirde de, gerekirse bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır.
Şeker hastaları gün içinde birkaç defa, iftara kadar, kan şekeri ölçme cihazlarıyla şeker düzeylerini kontrol etmelidir. Şekerin düşme trendine girdiğini gördüğü takdirde de, gerekirse bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır.
Memorial Tıbbi Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır.
Güncelleme Tarihi : 4 Temmuz 2025
Yayınlanma Tarihi: 8 Mayıs 2025